NEREME DOKUNSAN İNLERİM


YARA içindeyim, nereme dokunsam inlerim. Ayak parmaklarımdan saçımın teline kadar yara bere içindeyim. Her yerimden darbe aldım. Acı çektim.

İyileşen yerlerim de var, kabuk bağlayan ve henüz tamamen sıhhat bulmamış yerlerim de.

Nereme dokunsan inlerim.

Gönlüm hep seni aradı. Her yerde aradı.

Gezdim, dolaştım. Tırmanmadığım yokuş, yuvarlanmadığım uçurum, yürümediğim düzlük kalmadı.

Dağların etrafını dolaştım, kızgın kumlarda ayaklarım yandı da yandı.

Yüreğim mi daha çok yandı, ayaklarım mı, karıştırdığım zamanlar çok oldu.

Rüzgârlar serinletmedi yaralarım açıkken. Tuz bastılar. Katmerlendi.

Ben yine seni aramayı sürdürdüm. Durmadım. Gördüğüm her kuşa, altında dinlendiğim her ağaca, yaklaşan her gölgeye sordum. Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen diye ünledim, durdum.

Ben sordukça yaralarıma, yara kattılar.

Her kime derdin yandımsa yana yana gez dediler, merhem olmadılar. Derman sunmadılar.

Nereme dokunsalar inledim.

Ne mi oldu sonra?

Yaralarımın yâr olduğunu anladım. Her yerimden inleyenin sen olduğunu da…

Sen benden çıkan ses olmuştun. Baktığım yerlerde değil, bakmadığım içimde olduğunu çok sonra fark ettim. Yaralarımı iyileştirmek için sen dokunuyormuşsun meğer.

O zaman sevdim yaralarımı. Yaram var demekten vazgeçtim sonra, yârem var dedim yârdan mülhem.

Bilen bildi dokunanın da sen, inleyenin de sen olduğunu.

Bir çocuk gibi sığındım ardından. Hep inlemek istedim. Hep dokun istedim yârelerime.

Ve hâlâ inlemekteyim nereme dokunsan.

Bildim ki, dokunmaların dokumakta beni.

15.12.2018

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir