Kısa Kısa

YERSİZ

BİR vakte kadar kendini böyle tanımlamıştı: Yersiz. Sebebini bilen yoktu gerçekten. Artık merak eden de kalmamıştı. Bu hâli benimsenmiş, kabul görmüştü. Onu yersiz diye çağırıyorlardı; adsız der gibi. Bir adı var mıydı? Bilen yoktu ama bir adı vardı herhalde, kendisi unutmuş bile olsa. Buraları ilk mekân tuttuğunda soranlara “Âşığın nişanı olmaz, adı da” deyivermiş sonra …

ANLAYICI

EN çok neyimi seviyorsun diye sordu. Israrlıydı. Esaslı bir cevap beklediği her halinden anlaşılıyordu. Uzun süre üzerinde düşündüğü belliydi. Cevap vermeden evvel hızlıca bunlar zihninden geçirdi. Vereceği her cevap bir tartışmanın fitilini kolaylıkla ateşleyebilirdi. Tecrübe etmişti. Ateşlenen fitil kolaylıkla söndürülemiyordu. Tüm bunlar bir yana içindeki gerçek cevabı vermek istiyordu. Buna inanıyordu çünkü. Sevdiceği yargılayıcı değildi …