GAM ALANIM, KEDER BOĞANIM…

SEN benim gam salanım değil, gam alanımsın.

Alanım dedimse sevdiğim, gam aldığım alan değilsin. Mevcut gamımı alan, onu bertaraf edenimsin.

Gamım bertaraf olduğunda ben artık daha bi kendim oluyorum.

Nefes alıyorum.

Nefesim oluyorsun.

Ne vakit değse gözüm, gözüne keder boğanım oluyorsun.

Üzerimde, içerimde, dışarımda, önümde, arkamda, böğrümde keder adına ne varsa uçup gidiyorlar.

Ne zaman değse sözün, sözüme kelimelerim bereketleniyor. Cümleler az, mânâsı çokça oluyor.

Ne vakit cemalin cemalim olursa daha bi cemalleniyorum.

Güzellikler, iyilikler, hayırlar, dualar uçuşmaya duruyor yüreğimde.

İki oluklu bir çeşme gibiyiz seninle…

Bakanlar ayrı aktığımızı sanıyorlar. Olsun bilmeseler ne çıkar, senin bana, benim sana aktığımı.

Ne gam kalıyor üzerimde, ne kederden bir iz.

İzin vermiyorsun onlara.

Mühim olan bu değil mi?

Sen geldin mi, onlar kaçışıyor.

Bugün düşündüm sana nasıl seslenebilirim diye?

Sonunda bir kara vardım. Sana da bildireyim istedim.

Bugün sana ‘Gam alanım, keder boğanım’ diye sesleniyorum.

Duydun mu?

15.11.2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir