MESAFESİZ DUYGULAR ve YALOVA YÂRENLERİ

BÖYLE başlamıştı söze de pek bir şaşırmıştım. Konferansın konusu buydu. Mesafesiz duygular üzerine uzunca konuştu ve sustu.

Nasıl yani dedim, mesafe kötü mü? Ya da hep mi kötüdür?

Bu soruyu soran ben mesafesiz olmaya çalışan biriydim üstelik.

Mesafe uzaklaştırır, arayı açar, mevzuları uzatır. Çözüm getirmez genellikle. Bu yaklaşım bütünüyle doğru mudur, geçerli midir, sağlıklı işler mi? Bilmiyorum ama benim doğrum buydu.

Yine de konuşmacının “Mesafesiz duygular” konusunda söyledikleri o kadar geniş bir çaptaydı ki tereddüt ettim.

Sorguladım.

Yerli yerindelik önemli diye düşündüm. Her şeyin bir makamı, yeri vardır. O orada güzeldir, bu burada.

Karışmaya başladıkları zaman keşmekeşlik doğar. Bulanır sular. Bu ise öldürücüdür. İlişkiler hayatiyetini yitirir.

Egoların yıldız savaşları başlar.

Zayiat çoktur ancak zafer müyesser değildir hiç birine.

Mesafesiz duygular kadar mesafeli duruşlar da önemlidir.

Kimine mesafesizlik gerekebilir, bunu hak eder ve durumu yüceltir, duygulara derinlik kazandırır. Kimineyse binlerce mesafe konulmalıdır.

Had bilmeze had bildirmek herkesin haddi değildir diyerek mesafeli olmayı seçersiniz.

Bir nevi korunma ihtiyacı. Zarar görmeme öngörüsü.

Sistem her zaman işlemeyebilir. Mesafeli durduklarınız için kendinize talimat verirsiniz ve “Karabulutları kaldır aradan” dersiniz.

Tersi de mümkündür bunun. Mesafesizliğin getirdiği problemler başınızı ağrıtır. Yük olur. Taşınamaz bir noktaya geldiğinde ise artık bile isteye mesafeler ikame edersiniz aranızda.

Zarar vermemek ve zarar görmemek için gereklidir.

Hatibi sonuna kadar dinlediğimde ilk şaşkınlığıma mahal olmadığı ortaya çıktı. Zira bu hususlara da temas etti. Örnekler verdi.

Hayat profesyonellik ister dedi.

Öğrenmek ve uygulamak…

Yanılgılarımız hayatımızın en büyük hocasıdır ve bedeli ödenmiştir diyerek bitirdi sunumu. Çokça not aldım ama hepsini buraya almaya gerek yok.

Her birimizin benzer tecrübeleri vardır. Çokça üstelik.

Bunları neden mi anlattım? Devam edeyim. Bir gün bir vesileyle bir yere gidersiniz. Hiç gitmediğiniz veya hızlıca geçtiğiniz bir yere.

Öyle bir dostluk hâlesi içinde kalırsınız ki mutlu olursunuz.

İşte dersiniz, işte mesafesiz duygular, fiziksel mesafeye rağmen.

Sözü, sohbeti, yârenliği kolay kılan bir yürek tanışıklığı bu. Mesafenin iğreti durduğu, mesafesiz samimi hissiyatların alabildiğine derin yaşandığı demler içinde bulunursunuz kendinizi.

Şifalanırsınız.

Önceki gün böyle anlar biriktirdik.

Doldurduk zulamızı.

Şair Ziya Karatekin, öykücü ve şair Mehmet Zeki Erkozan, şair ve fotoğraf sanatçısı Ali Mert Sevimli, öykücü Segah Gümüş, eğitimci Hilal Kantarcı, tarihçi ve İstanbul âşıkânından bir duyarlı mücadele adamı Mehmet Dilbaz ve Yalova’daki edebiyat, sanat yârenleri ile Segah Cafe’nin duyarlı sahip ve çalışanları bizlere mesafesiz duygular yaşattılar.

Bizlerden de kendilerine mesafesiz muhabbetler, bitimsiz selamlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir