ÖRTMEZ GÜZELLİĞİNİ GECE

DİLİNDE zikri bu olmuştu. Birkaç cümlede bir tekrarlıyordu. Örtmez güzelliğini gece.

Gece örterdi oysa. Saklardı. Gözlerden uzak tutardı çoğu şeyi.

Aklıma bir soru takıldı. Dilinde bu cümle bu kadar güçlü dile geliyorsa gönlü nasıldı acaba?

Gece kimi güzellikleri örterdi. Eksikleri, kusurları örttüğü gibi.

Peki, gönül güzelliğini ne örtebilirdi ki? Gece buna muktedir miydi? Cevabı yine kendim verdim. Hayır.

Gece de dâhil yürekten coşup taşan cemali hiçbir şey örtemezdi.

Örtemedi de.

Senin güzelliğini gece daha fazla billurlaştırır. Âşikâr eder. Zuhura getirir.

Gecenin karanlık deminde güzelliğin ay gibi parlar. Parlar da bir cennet meyvesi gibi tohumu yüreğime düşer. Ben o çekirdeği sabaha kadar korur saklarım. İtina ederim. Üzerine titrerim.

Sonra mı?

Sabah güneşe teslim ederim akşam tekrar almak üzere.

Alırım karanlık kendisini üstüme saldığında, büyütürüm. Bende büyürüm onunla. Kocaman olur yüreğim. Bu iç konuşmalarım devam ederken sessizliği böldü sesiyle.

Gece Havva’dır, gündüzse Âdem.

Onlar birbirinde güzeldir. Gece gündüzü besler, gündüz geceyi.

Gecenin örtemediği, gizleyemediği güzelliklerinize sahip çıkın.

Soldurmayın.

17.01.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir