SEHER

NE yalan söyleyeyim size yarın seheri anlatacağım dediğinde irkildim.

Daha önceki gün yâr bildiğim bir dostumla bu konuyu konuşmuştuk uzun uzadıya. Ayrılırken de ne kadar iyi geldi sözünü ikimiz aynı anda söyleyivermiştik.

Gönlü bir olanların bazen dili de birler ya yaşadıkları hâli, öyle işte.

Düşündüm sonra neden bir kelime beni bu kadar etkiliyor diye. Kendimi gözden geçirdiğimde şunu gördüm. Seher kelimesi geçen her deyiş, şiir, ilahi, türkü gönlümde bambaşka duygu geçişlerine neden oluyor.

Nenemin dizinde yatıp gözlerimi kapattığımda ve nenem o şefkatli elleriyle saçlarımı okşarken “Seher vakti çaldım yârin kapısını” türküsünün hücumuna uğrarım.

Ama ne hücum?

İstila eder her yanımı. Sanırsın alıp cennete götürmüşler ve orada gönül salıncağına oturtmuşlar da beni sallıyorlar da sallıyorlar.

Nenemin dizinden hiç kalkmak istemezdim. Kim cennetten çıkmak ister ki!

Geçen gün yâr ile bir zihni vuslat yaşarken yine böyle oldum. Bu defa “Sabahın seher vaktinde Ali’yi gördüm Ali’yi” deyişi ses veriyordu gönlümde.

Yine bitmesin istedim. Yine uzatmaları oynadım.

Ve ardından gelen sarsılış. Size yarın seheri anlatacağım cümlesi.

Sabırsızlıkla bekledim. Zamanın ipini çekmekle gelmediğini bir kere daha gördüm.

Seher dedi ve sustu. Uzunca bir susuş. Gözlerimi açıp baksam onun da gözlerinin kapalı olduğunu görecektim muhtemelen. Cesaret edemedim.

Ârifler birbirini seher vakti çağlarken görürler. Bu gün doğmadan doğanların marifetidir.

Gün doğmadan doğanlar kendilerini doğururlar, kendilerine doğarlar.

Kendine ışığı ulaşmayan karanlıkta kalır. Kendiniz böyle olmayan. Böyle olanlardan da uzak durun. Işığı olmadığı için size karanlığını salarlar.

Tan ağartısından evvel kendilerine doğanlar ancak Ali’yi görebilirler. Ve ancak onlar yüzlerini hakikatin dizine sürebilirler.

İlmin kapısına seher vakti varılır. Aşk ile yapılır bu. Aşsızlara seher yoktur.

Sırların demidir, bu dem. Kişiye kendi sırrı emanet edilir. İçinde öylece duran mumlar uyandırılır ve kendi ateşinin farkına vardırılır. İklimler dolaştırılır. Dost bağında açılan güller işte o zaman her köşede görülmeye başlanır.

Seher yâr kapısın çalmayı bilmektir canlar. Yâr kapısına varman için içinde can taşıman gerek.

Sen şu anda can taşıyor musun, bir bak hele kendine, taşıyor musun?

Sürmeli olan, kilitli bulunan kapıları ancak bir sürmeli açabilir. Hele düşün, kimdir bu sürmeli?

Bunu bildinse halis gevhere talipsin demektir. Gönlünün muradına talipsin demektir.

Talip vazgeçmez, talebini sürdürür. Kan ile yaşı karışsa da devam eder kendini arayışına.

Yine sustu. Gözlerimi açıp bakmaya denesem de cesaret edemedim. Gönlümü açıp söz yemişlerini devşirmeye çalıştım.

Bir süre daha sessizliğin sesi vızıldadı kulaklarımda. Sonrasında bir cümle daha düştü ortaya.

Gecenin sonudur seher.

Ağrının sonu, acının sonu, azabın sonu, firkatin sonu, hasretin sonu da seherdir beklemesine bilene.

Kuşların ötüşüne meftun olanlar bilir beklemesini.

Seher uyanmaktır. Gönlün uyanmasıdır. Sığınmaktır sığınılacak yere.

Sığınmak dediğinde nenemin dizini hatırladım yine. Yâr ile vuslatı hatırladım.

Bir uyarı ile noktaladı sözlerini. O da şuydu.

Seher vakti yâr kapısı açıktır. Senin yüreğin ona açık mı, buna bak!

25.09.2018

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir