SÜKÛN

BUYDU hâlim… Sakindim.

Sükûn olmuştum.

Bir dinginlik, rahatlık sarmıştı…

Aklım durgun bir limana ermişliğin huzurunu yaşıyordu.

Kalbim ise bahar mevsimindeydi.

Yeşil yaprakların zevkli zikirlerini dinlerken gölgelenmekti bir ağacın altında.

Durgunluk değildi asla.

Doygunluk diyebilirim ama…

Bakışına, süzülüşüne, nazına, sazına, sözüne, dokunuşuna, seslenişine…

Uğurlayışına hatta.

Dedim ya, başkaca bir duyguydu bu.

Onunla yaşadığım bu muhteşem sükûn kendi iç barışımın işaretiydi.

Onu içimde bulmanın, onunla sulh olmanın, selamet içre yaşamanın…

Selamın…

Evet, selamın esenlik rüzgârıydı kulaklarımda uğuldayan.

Güzellik, hoşluk… Üzerinde muhabbet tütsüsü…

Çektikçe içine işleyen, dönüştüren, olduran.

Onun bana bakışı bir uzlaşma hâliydi…

Ötelerden gelen bir uzlaşının dünyama bir izdüşümüydü sanki…

Başka bir ismi olabilir miydi acaba?

Ben buna bir dirlik durumu diyeyim, siz dirilik olarak anlayın olmaz mı?

Gönül saksısında bir filizlenme, yeşerme.

Ey kalbimin düzenliği, diriliği!

İçimdeki coşkun fırtınanın sükûta bürünmüşlüğü…

Sekînetim.

Kalbinde sabitlendiğim.

Selam sana!

30.12.2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir