Yüreğimiz Engelli Olmasın!

Hayat engellerler dolu…

Engelleri aşarak büyüdüğümüzü de söyleyebiliriz.

Aştığımız her engel, atlattığımız her bâdire bize yeni imkânlar sunar. Bizi büyütür. İhtiyaçlarımızı ortaya çıkartır. Donanımızı arttırır. Düşüncemizi genişletir. İdrakimizi derinleştirir.

Düşünelim birlikte. Çocukluk yıllarımızda başlar engeller… Kendimizi zorlarız. Emekleriz. Düşeriz ama yine kalkarız. Ardından ayaklanırız. Adımlarımız sayılıdır. Bir, iki derken adımlarımızı arttırırız ve bu engeli aşarak artık yürümeye başlarız. Çamura bulanırız evet ama yıkanmayı, tertemiz olmayı da bu sayede öğreniriz.

Konuşmamız da böyle değil midir?

Kelimeler zorlanmaz mı dilimizde… Dilimizin dönme engelini aşması sonrasında dökülmez mi cümleler ağzımızdan tek tek…

Ergenlik dönemi en zorlu engeller dönemidir.

Bir yandan bireyselleşme başlar. Özgüleşme çabaları devreye girer. Adeta “ben varım, beni görün” der genç her söz ve davranışıylarıyla…

Ebeveynin engelleriyle karşılaşır. Güçlü olan anne babadır belki ancak çoğunlukla gençler engelleri aşar ve kazanırlar.

Sınavlar bir engeldir, aşılır!

Anne babanın himayesi bir engel gibi algılanır, o da aşılır!

Askerlik ciddi işlere engel olarak görülür, tez elden aradan çıkartılır.

İş yaşamında da engeller vardır. Duygusal tacizler olarak tanımlanan “Mobbingler” görülür mesela. Rekabetler yaşanır. Haksızlıklara uğranılır. Kendini doğru ifade etme konusunda eksiklik yaşanır, kayıplar verilir. Sonunda o da öğrenilir. Çok çalışmak hiç istenmese de kariyer planlaması bakımından gerekli görülür ve tüm bunlar aşılır. Terfiler istenir, daha iyi imkânlar arzulanır. Uyku ve tembellik engeldir bunlara ama hedefler uğruna hepsi aşılır.

Uzatmaya gerek yok.

Yaşam engelleri aşmak demektir bir bakıma…

Bizi büyütür doğru bakılıp sağlıklı değerlendirildiğinde. Geliştirir. Tahammülü öğretir. Sabrı talim ettirir. Başkalarıyla birlikte yürümeyi başarmamızı temin eder.

Bunlardan ibaret midir engellerimiz? Hayır değildir! Hatta yukarıda bir küçük fotoğrafını verdiğimiz engeller işin belki de şimdi anlatmaya çalışacağımız engellere göre daha kolay aşılabilenleridir.

Bizi sarsan başka engellerimiz vardır. Ciddidir bu engeller. Ketleyicidir. Yol kesidir. Yorucudur.

Canımızı yakar. Bîzar eder.

Üzer, dağıtır. Toplanmamız ancak ciddi maliyetlerle olur.

Biraz da bu engellerimize bakmamız gerekir. Asıl engeller bunlardır. Bu engeller maneviyatımıza engeldirler. Şaşı bakmamıza sebep olurlar.

Tıkayıcıdırlar. Ruhumuzun menfezlerine dolarlar.

Hazırsanız sarsıcı sorular sorma vakti gelmiştir kendimize. Hadi başlayalım:

Aklımız neden engellidir?

Hangi yanlış bilgiler aklımızın gerektiği biçimde “akletme”sine engel oluyor? Hangi iptilalar bizim “aklı selim”e ulaşmamızı engelliyor?

Zihnimiz nelerle engelli dersiniz?

Ne tür çarpıtmalarla hangi tarzda şartlanmalara esir olduk acaba? Bu sarsılmaz kanaatler hangi yanlış kodlara bağlı? Neden top atılsa bile bizim bu surdan yapılmış gibi kuvvetlice duran engellerimiz yıkılmıyor?

Neden hakikate giden yolda zihnimiz bize en büyük çeldirici?

Nefs engeli hangi hakikatlerle aşılabilir? Beslenme kaynakları nasıl ve hangi yollarla sızmaları engelleyecek biçimde kesilebilir? İstihbarat kaynakları çökertilemeyen nefs orduları bize hangi engelleri çıkartmaktadır? Bu büyük nefs engeli aşılmadıkça kayıplarımız nelerdir ve daha ne kadar olacaktır? Zayiatımız hangi seviyededir?

Düşünmeye devam edelim.

Cimrilik cömertliğe ulaşmakta engelimiz.

Kindarlık affedici olmakta ayak bağımız.

Gururumuz tevazudan nasipsiz bırakan en büyük engel!

Kibirlenmek cennete engel…

Vefasızlık dostluğa engel…

Selam vermemek tebessüme engel…

Zenginlik de kimi zaman insan kalmaya engel…

Cehalet bilgiye engel…

Çokbilmişlik öğrenmeye engel…

Korkaklık cesarete, hımbıllık başarıya, riya ihlasa engel…

Uyanıklık, fırsatçılık, üçkağıtçılık, dürüstlüğe engel…

Bunların tümü insan olmaya engel aslında…

Beşeriyetimizden insanlığımıza yürüyüş serüvenimizde ne çok engelimiz varmış meğer.

Gönül fenerimizi yakıp kendimize bakalım. Başkalarına sürekli bakmak kendimizi görmeye engel değil mi?

Gözü kusur görmeye alıştırmak takdir etmenin en büyük engeli değil mi?

Aşksızlık vuslata engel, edep yoksunluğu irfana… Gurbet sılaya, fırtına yuvaya engel…

Keder neşeye, dağ yâre ulaşmaya engel…

Demem o ki; engelimiz çok…

Hepsi aşılır ve aşılmakta…

Ama gelin gönlümüze engel koymayalım… Yüreğimiz engelli olmasın, Hakka, hakikate…

Sevmekten, sevilmekten, dostluktan, vefadan, fedakârlıktan, ilim talebinden, zevk-i selimden uzak düşmeyelim.

En yakıcısı bu olur.

Yorum

  1. Baybars T. Yılmaz -

    Uğur hocam, gönlüne sağlık… engelleri bir bir aşmalı ve hayatın tadını pozitif ve negatif zamanlarla bile çıkarmasını bilmeliyiz… teşekkürler… ellerine sağlık…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir