ÇOĞALT TÜRKÜLERİNİ

ÇOK ÖZLEMİŞTİM. Gözümde tütüyordu. Burnumun direklerinin sızlamasına ne kadar çaba sarf etsem de mani olamıyordum.

Tutturuyordum bir hüzzam takılıp peşine gidiyordum. Nereye götürürse artık.

Hüzün ki, yüceliktir. Yukarılara taşır.

Taşısın istiyordum. Düşmüştüm peşine bir gölge gibi takip ediyordum. Kimi zaman kendi tenhalığımda yalnızlığımla hemdem oldum. Sardım onu, sevdim, sevildim. Bazen de bir çayın demine çağırdı beni. Gittim. Çayın demi, bardağın sıcaklığı ve onu tutan elin şefkatli dokunuşları arasında can bulup yaşadım.

Bunlar teskin etti beni bir süre, sükûnet buldum. Duruldum. Hüznümü damıttım. Bende onunla beraber kristalize oldum. Ama öyle anlar geldi ki, hasretin kıskacında yandım, kavruldum. Yoğruldukça yoğruldum. Özlemim körüklendi. Gözlerini aradı gözlerim. Rüzgârın hışırtılı nağmelerinde aradım sözlerini… Kulak kesildim.

Çoğalt türkülerini diyordu. Çoğalttım. O çoğaldı ben tükendim.

10.04.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

  • Bağ Kurmak ve Mesafeli Yakınlık

    UĞUR CANBOLAT MESAFELİ YAKINLIK yanlısıydı. İlişkilerini sınırlandırırdı. Sabahın kör vaktinde kalkıp abdest alır ve kendini yollara vururdu. Maksadı kimseyle bağ…

    Read More

  • Haya ile Hayat Bulanlar

    UĞUR CANBOLAT KALABALIK bir ekiple Erenler diyarı diyebileceğimiz Kastamonu’ya gitmiştik. Yolculuğun her safhası güzeldi. Coşkuluydu. Dostlar hayata anlam katmaya kendi…

    Read More

  • MANEVİ ERGİNLİK

    UĞUR CANBOLAT AHLÂK-I HASENE erleri, cehalet ergenliğinden manevi erginliğe geçebilenler arasından çıkarlar. Doğru yolu izleme bakımından aklını kullanmakla elde edilen…

    Read More