Belirsizliğe Bağımlılık ve Rüçhan Amca

UĞUR CANBOLAT

KOCAMAN bir bostanı vardı. Tüm zamanını vakit namazları dışında burada geçirirdi. Gençliğinde şehir görmüştü. Anlatımına göre hatırı sayılır kişilere tevafuk etmiş, sohbet sofralarına diz çökmüş. Tahsil için gittiği büyük kentten erken terhis alanlardandı. Yüksek tahsilinin bir yılını bile tamamlayamadan tekrar kasabasına avdet etmişti.

Vakte riayet bakımından kusurluydu. Güz gülleri gibiydi. Hiçbir şeyi zamanında yapamazdı. Ya erken veya geç olurdu yaptıkları ama yüzdeye vurulacak olursa ağırlık geç kalma tarafını gösteriyordu. Artan devamsızlığı nedeniyle öğrenimini tamamlayamamıştı.

Aslında bundan kendisi de şikayetçiydi. Bizardı. Ama ne yapıp ettiyse düzeltemedi. Artık kendisi kendinden umudu kesince yaşlanmış ebeveynlerinin yanına dönmüş şimdi yaşadığı bostanı özel alanı ve içinde mutlu olduğu bir dünyaya çevirmişti.

Zamanla konu üzerinde düşünmüş, yeğenlerinden temin ettiği psikoloji kitaplarını okumuşsa da ilerleme yüz güldürücü seviyeye bir türlü erişmemişti. Kendini zorladığı halde camiye geç kalıyor ancak farzın ikinci rekatına yetişebiliyordu. Konuyu gündeme getirenler olduğunda “Böyle gelmiş böyle göçer Rüçhan” diyordu ve “Kesin herkes cenazeme geç kalır” esprisine bağlıyordu mevzuyu.

RÜÇHAN Amca isminin mânâsına tam ters birisiydi.

Öncelik anlamına geliyordu adının anlamı ama asla öncelik verilmesi gerekenlere bunu yapamıyordu.

Önem sıralamasında yaptığı yanlış tasnif diğer her eylemine yansıyordu. “Şu öncelikli, şu önemli, şu üstün” dedirtemiyordu beynine. Bugün önem sırasını yukarıya çektiği hususlar yarın rahatlıkla en alt sıraya düşebiliyordu. Bugün üstün görüp değer verdiği mevzular yarın rahatlıkla tersyüz olabiliyordu.

Belirlilik konusunda bir türlü kıvamı yakalayamamıştı. Onun dünyasında her şey belirsizlik denizinde istikametsiz yüzen kayıklar gibiydiler. Dolayısıyla hiçbir vakit hiçbir kayık vakti vaktine kıyısına ulaşamıyordu. Hoşnut değildi kendisinden… Bunu da hiç saklamıyordu zaten. Kendi canını acıtmak istediğinde “Ah rüçhan olamayan Rüçhan” diyordu.

İÇSEL olarak potansiyeli güçlüydü aslında. Lider bir kişiliği de vardı. İnsanların kendisine her hususta danışmaları zaten bunun açık deliliydi. Eğer zaman planlamasını yapabilseydi kişisel yaşamında başarılı olabilirdi. Aklı çalışıyordu. Güçlü fikirleri vardı. Zekice buluşları başkalarının çok işine yarıyordu.

Maneviyatı kaviydi. Şirkten uzak bir tevhit inancını benimsiyordu. Anlatılanlara hemen inanmaz ama kavga da etmez, hepsini ameliyat masasına yatırır gibi zihninde bir sorgulama alanı açar ve kaynaklarından konuları tetkik ettikten sonra hükmünü verirdi. Sistematik düşünceye sahipti. Ama gel gör ki, kendi hayatını planlayamadığı için bilgileri başkalarını kalkındırırken kendisini inşa edemiyordu.

YİRMİ BEŞ yaşında âşık olmuştu. Kendisini açıklayana kadar ne şiirler döktürmüştü. Sonunda bu durum çözüldü. Sevdiği kız tarafından kabul gördü, onaylandı ve çok sevildi.

İçine düştüğü belirsizlik ve vakti kullanamama illeti yüzünden onu da kaybetmişti. Ailesinden kızı istemek için planladıkları günü unutunca aşkın çadırı yıkılmış ve altında kalmıştı. Sonrasında aracılarla ilettiği hiçbir mesajına ise cevap alamamıştı.

Gönlündekiyle vuslat edemeyince aşk defterini de diğer pek çok şey gibi rafa kaldırmak zorunda kalmıştı.

İLHAM veriyordu başkalarına ama kendisine koyduğu yüksek hedeflere ulaşma konusunda aynı enerjiyi üretemiyordu. Herkese rehberlik eden kendisine yarar sağlayamıyordu işte. Azim ve kararlılık hususunda kendini motive etse de belirsizlik hendeğini aşamadığından netice değişmiyordu. Duygusal derinliği vardı, sezgileri fevkalade güçlüydü, herkese empati yapabiliyordu ama mevzu kendisi olduğunda hep çuvallıyordu. Herkesin sorununu çözüyordu ama terzi misali kendi söküğünü dikmekten acizdi. Zihinsel pratikliğini eyleme dönüştüremiyordu. Öyle de kaldı.

MESELE Rüçhan Amca da kalmadı. Şimdinin genç nesli neredeyse aynı hastalıkla malul durumda. Hiçbir konuda belirliliğe yanaşmıyorlar. Netlik yanlısı değiller. Kendilerine söylenen her konuda neredeyse artık “Bakarız” diyorlar. Tamamen o andaki zevklerine bağlı yapıp ettikleri. Bu sebeple söz vererek kendilerini bağlamıyorlar. Yorgunluğu göze alamıyorlar. Girdikleri sınavlarda sonrası için canlarını sıkacak sorulara muhatap olmamak için net bir bilgi vermekten kaçınıyor ve “Yaptık bir şeyler, bakalım” diyerek belirsizlikte bırakıyorlar. Oysa belirsizlikler odaklanma sorunu oluşturur. Kararsızlığın pençesine düşmek geleceği çalar. Rahatsız edicidir. Gerçek konforu bozar.

BELİRSİZLİĞE bağımlılık diye bir kavramdan uzmanlar bahsediyor mu bilmiyorum ama sosyal bir okuma yaptığımızda hepimizin yanında yöresinde az denemeyecek kadar yaşanan bir olgu bu.

Dinamikleri her neyse kişinin üzerine olumsuzluk şalı örtüyor. Güvensizlik hissini aktif ediyor.

Kaygı denizi oluşuyor kişinin etrafında. Sonrası korku ormanında kalmak gibi bir şey zaten.

Korku ise insanda öfkenin ve sinirliliğin ateşleyicisi. Bu da doğru kararlar almaya çengel atıyor.

Farkında olmadan kişiyi menfi bir konfor alanına sıkıştırıyor. Hem ızdırap içinde hem de kendince oluşturduğu yanlış konfor alanından çıkamıyor. Çemberi kıramıyor. Belirsizliğe bağımlı kalıyor.

RÜÇHAN AMCA gibi olmamak için kendimize yatırım yapmamız gerekiyor. Bunu sosyal mecraların çeldirici reklamlarının tuzağına düşerek değil yüce kitabımızın bize sunduğu Nebi’lerin hayat hikayelerindeki ana dinamikleri çözümleyerek elde edebiliriz. Yanlış örneklemelerin kişinin içinde bulunduğu olumsuz hâli pekiştireceğini fark edip vahyin aydınlık prensiplerine yönelmeliyiz.

Hepimizin içinde az çok Rüçhan Amcaya benzer bir yapılanmanın varlığını kabul etmek çıkış için bir ilk adım olabilir.

Ya Selam!

04.10.2025

https://www.istiklal.com.tr/yazarlar/belirsizlige-bagimlilik-ve-ruchan-amca-1065999h

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir