Şiirini Kaybeden Milletleri Felaketler Bekler

Şiir denildiğinde sadece romantik duyguları hatırlamak, ergenlik dönemlerinin hissiyatıyla sınırlamak yanlıştır. Elbette bu duygular şiire yansır ancak şiir bunlardan ibaret değildir.

Şiir kelimelerle milli ve manevi bir evren inşa etmektir. Hakikatin kalbine yürümektir. Kılıçla alınan vatanı kelimelerin gücüyle korumak ve büyütmektir. Medeniyet kurmanın zorunlu şartı, topluluğu millet haline getiren gerçeklere dayalı bir muhayyileyi harekete geçiren edebiyattır. Şiirdir, musikidir, hikayedir, kahramanlarını hatırlatan söylencelerdir.

Şiirini kaybeden milletler bu vasfını da kaybeder. Kuru kalabalıklara dönüşür. Bu ise yönlendirilmeye, güdülenmeye açık hâle gelmektir. Yayılmacı emperyal güçlerin ana maksadı zaten budur. Şiirini, hissiyatını, söyleyişini ve bunların çok yönlü kültürel çağrışımlarını elinden almadan istedikleri sonuçlara ulaşamayacaklarını bildiklerinden evvela dilini bozmaya, şiirini tahrip etmeye çalışırlar. Bu bakımdan şairlerimizi, eğitimcilerimizi el üstünde tutmalıyız. Felaketlere önlemek ancak bu şekilde mümkündür.

Eğitimci, şair ve yazar Zekeriye Okçu ile bu anlayışla söyleştik.

UĞUR CANBOLAT

_______________________

Hatay Hassa doğumlusunuz, daha çok hangi konulara hassasınız var?                         

-Coğrafi, sosyal, edebi ve dini konulara hassasiyetim var.

Şiirle olan hususi bağınız hassanız ne zaman başladı?                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                -1977 yılında ortaokul 3. sınıf öğrencisiydim. “Hak yol İslam yazacağız” adlı bir şiir antolojisi kitabı vardı. Baskısı tükenmişti. Bir tanıdığımdan o kitabı temin ettim. Büyük boylu bir deftere 270 sayfalık o kitabı elimle üşenmeden yazdım. Kitaptaki şiirlerin çoğunu bu sırada ezberlemiştim. İşte o günden sonra şiir yazmaya başladım.

Özellikle okuduğunuz şairler var mıydı, varsa kimlerdi?                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             –Olmaz mı, elbette vardı.Mihriban şiiri bestelenenAbdurrahim Karakoç, Efendimizin hayatını, halifelerimizin hayatını yazan ve pek çok başka kitaba imza atan aynı zamanda şair M. Necati Bursalı. Yanı sıra Faruk Nafiz, Yahya Kemal, A. Nihat Asya, Necip Fazıl gibi Türk edebiyatı şairlerinin kitaplarını büyük bir hevesle okudum ve onlardan etkilendim. Şairliğimde katkıları olmuştur.

Halen öğretmen olarak bulunduğunuz Kırıkhan ile bağınız nasıl kuruldu?                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          -İlkokulu 1974 yılında Hassa-Eğribucak köyünde bitirmiştim. Sınıf öğretmenim Necati Tarak ve Mustafa Antep hocamın tavsiyesi üzerine yönlendirildim. Bir yıl Kur’an Kursunda eğitim almıştım, ortaokul ve liseyi burada bitirdim. Bağım bu yönlendirmeyle kuruldu ve halen devam ediyor.

Lise matematik bölümünden mezun olup coğrafya öğretmenliğinde karar kıldınız. Matematik ile coğrafya arasında kendinize göre kurduğunuz nasıl bir bağ var?                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         -İnsan yaşadığı coğrafi çevreyi matematikle bağlantı kurarak anlamaya çalışır. Mühendislik harikası olan coğrafi çevreyi matematik diliyle okuyabilmek; harika olan, antika olan eserlere bakabilmek gıpta edilecek bir bakış açısıdır kanaatimce. Bu bakış açısını her halükârda korumaya özen gösteririm.

Şiirin de bir matematiğinin olduğunu kabul eder misin?                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           -Pekâlâ kabul ederim. Şiir vezindir çünkü. Aruzdur, kalıptır, ölçüdür, hecedir, ritimdir. Ağzınızla telaffuz tek tek sayılı hecedir. Kısacası ölçülü ahenktir. Şiirin matematiği aynı zamanda hayatın da matematiğidir. Şiiri ve hayatı matematikten ayrı düşünmemeliyiz kanaatindeyim.

Peki, gönül coğrafyasının mümbit verileriyle matematiğin keskin kuralları nasıl imtizaç ediyor?

– Güzel bir soru, teşekkür ederim. Gönül coğrafyasının tükenmek bilmeyen coşkulu duyguları sular gibi çağlayabilir. Ruh derinliklerinden yukarılara fışkırabilir. Matematik kurallarıyla sınırlandırmak bunları yakabilir. Bu ateşin manzaralarını matematik kurallarıyla sınırlandıramayız. Ancak matematik kurallarıyla ölçü ve kalıba koyarak ahengi sağlayabilirsiniz. Yani sınırlandırmak yerine ölçüye koymayı temin eder. Bu ise itidaldir. Hayat böyle olduğunda sağduyu ve saygıyla yaşanabilir. İmtizaç etmek durumundadır.

Erken yaşlarda kütüphane sevdasına düştünüz biliniyor. Bunu tetikleyen neydi?

– Daha ilkokulda kitapla tanışmak, okul kütüphanesinin yolunu aşındırmak hoşuma giden en tatlı bir duygudur. Bana bu hislerin lezzetini hissettiren Osman Baykuş, Necati Taraklı, daha sonra kayınpederim olan Ali Sert gibi değerli hocalarıma şükran borçluyum. İlkokuldan başlayan kitap alma sevdam hâlâ devam ediyor. Bu aşk sayesinde iki bin adet kitap sahibi oldum. Onları altını çizerek okudum. Sevgili öğrencilerime ve dostlarıma da okuttum. Ben okuyarak var olmaya çalışanlardanım.

Size ilk şiirlerinizi deftere yazma gayretinde bu kitapların tesiri vardı diyebilir miyiz?

– İnsanlar örnek teşkil eden kimliklerin okumasından, yazmasından ve sözlü anlatımlarından tabi ki etkilenir. Ben de aynı şekilde bahsini ettiğim öncülerimden ve şiirimizin ustalarından etkilendim.

Gazete sevdanızdan bahsetmeden geçemeyiz. Erken yaşlarda bu mecralarda yazmaya başladınız. Bu ciddi bir cesaret aynı zamanda. Nasıl oldu?

-Ortaokul çağlarında gazete ile tanışmak, okuma yolunda tahşidat yapmak. Sonucunda elinize kalem alıp duygularınızı kâğıt parçalarına aktarmak. Sonrasında yazılarınızın yayınlandığını görmek güzel bir duygudur. Belki de cesurane bir davranıştır. İyi ki de buna cesaret edebildim.

Yazı hayatınızda ağırlık araştırma ve inceleme yazılarında mı şiirlerde mi?

– Çevremle ilgili araştırmalarım, okuduklarım ve dinlediklerim coğrafi kimliğim gereği önde gelir. Eğitici kimliğim dolayısıyla gençlere yön gösterecek yazılar kaleme aldım. Şiirle ortaokul yaşlarında tanıştım. Ağırlığın şiir olduğunu söyleyebilirim. Beş adet şiir kitabına imza atmamız bunu ispatlasa gerek.

Şiir sizin için ne ifade ediyor o halde?

-Şair olmak başka bir duygudur. Gönül eviniz; sevgiden, aşktan, hasretten, imandan ve heyecandan örülmüş. Bunların özlemini ruhunuzun derinliklerinde duyabiliyor musunuz, iç dünyanızda volkan gibi püskürebiliyor, muhatabını deprem gibi sallayabiliyor, gönül denizlerinde dalgalar gibi kabarabiliyor musunuz? işte o zaman şairsinizdir. Benim için şiir bunlar demektir.

Söz, gücünü nereden alır?

-Gerçeklikten alır. Yalan yanlış gerçek dışı bilgiler sadece mide bulandırır. Samimi, özgün ifadeler güç kaynağıdır. Kendiniz özgün olursanız, samimi olursanız sözleriniz de aynı şekilde olur. Sözün gücü sizi etkiler, siz de içinizde damıttığınız o sözleri güçlü ve etkileyici şekilde söylersiniz.

Söz ve muhatap ilişkisinde öğretmenliğiniz mi ağır basar, şairliğiniz mi?

– Söz ve muhatap ilişkisinde bir öğretmenin tesiri pozisyonu bakımından elbette büyüktür. Ama edebi bir üslupla şairliğinizi konuşturur, taşı gediğine oturtursanız öğretmenliğinizin yanı sıra şairliğinizin etkisi daha büyüktür bence. 

Şiirin etkili olmasında şairin hünerinin yanı sıra beslenme kaynaklarının da tesiri var mıdır?

-Şairin yetişme ortamının, beslenme kaynaklarının, sahip olduğu milli ve manevi değerlerinin şüphesiz önemi büyüktür. Ruh ve hayal dünyasına yansıması o değerleri kutsal kılar. İster istemez bu duyguları terennüm ettirir. Şair bu duyguları, ustaca kullanınca daha da renklenir ve haz verir.

Şairi daha çok hüzün mü besler, coşku mu size göre?

-Her ikisi de diyebilirim. Yaşadığınız hüzünlü olaylar ruh âlemimizde derin izler bırakır. Bir nevi dert söyletir. Etkisinde kaldığınız olayları ve dertleri dışarıya çıkarma gereğini duyarsınız. Derdinizi döktükçe rahatlarsınız. Bu bakımdan şair doğru kaynaklardan iyi beslenir ve iyi okurunu besler.

Şiirin yaşanılan toprakla bağı nasıl olmalıdır? Yaşadığınız ilçede meydana gelen deprem şiirlere nasıl yansıdı?

-Şiirlerimde kendi yaşadığım toprakların hayat biçimini, kültür değerlerini, folklorunu, öne çıkan gastronomi çoğunlukla ele aldım. Kendi köyümden başlayarak yaşadığım ilçe Kırıkhan’ı ve güzel Hatay’ımızı tanıtma gereği duydum. Bizzat yaşadığım 6 Şubat depremini anlatmaya çalıştım. Ona yakın şiirim depremdeki ruh haletimi yansıtır. İnsanın acizliğini, çaresizliğini, anlatmaya çalışır. Yaşatan ve koruyan ilahi güce teslimiyet içinde olmamız gerektiğini dillendirmeye çalıştım.

Şiirini yani iç sesini kaybeden milletleri neler bekler size göre?

-Tek kelimeyle felaket bekler, içselliği, samimiyeti ve ruh olgunluğunu kaybetmek toplumlar için felaket olsa gerek. Bu felaketlere uğramamak için iç sesimize yönelip durmamız mühim.

Hayat şiiriyetini kaybettirir mi sizce?

-Kozmopolit bir hayat süreci maalesef kimliklerin yok olması ya da dejenere olması demektir. Özü kaybedip malayaniyatla iştigal demektir. Kültürümüzü, medeniyetimizi, inancımızı mesele edinen şairler hayatın şiirini kaybetmemesi için çırpınırlar. Hayat şiiriyetini kaybederse geriye kabalıktan başka bir şey kalmaz.

Şiirin medeniyetle ilişkisi konusunda neler söylersiniz?

– Şiir medeniyet kurucudur, yeri geldiğinde ahlaki değerler bütünüdür, inançtır, nasihattir, doğruyu bulabilme sanatıdır. Edebiyat edepli olmayı gerekli kılar. Şiir bu değerleri yaşatmaktır. İnşa eder.

Aşk şiirin nesi olur size göre?

– Güç kaynağıdır. İfade tarzıdır, kelimelerin dilidir, ruh dünyasının dışarıya yansımasıdır. Doğru yaşama aşkı, medeniyet inşası aşkı, hayatın ihyası aşkı, hakikatin dili olma aşkı olmadığında geriye kuru ve ruhsuz kelimeler kalır. Bunlar ise hiçbir kalbi titreştirmez.

Son olarak şiir yolcularına ne gibi önerilerimiz olur?

– Şiir yolculuğunuzu devam ettirin. Şiiri şiir tadında okuyun, dinleyin. Şairlerimizin ruh dünyalarını tanıyıp onlara eşlik edin. Sözümü şu dörtlüğümle bitirmek istiyorum

Aşk, sevda, vatan, heyecan ve sair                                                                                                                                        Bir şeyler kararlar hayata dair                                                                                                                     

Mesleğine gönül veren her şair                                                                                                                                      Şiir yazmak ister şiir tadında

ZEKERİYE OKÖU KİMDİR?

1963 yılında Hassa’da doğdu. İlkokulu 1974’te köyü olan Eğribucak’ta bitirdi.1974 Ekim ayında Kırıkhan’a geldi. Bir yıl Merkez Kuran Kursu’nda dini eğitim aldı. 1981 Kırıkhan Lisesi Matematik Bölümü mezunudur.

1989’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya bölümünden mezun oldu. 1990-91 yıllarında İzmir-Bornova ve Erzincan’da vatani görevini yaptı. 20 yıldır öğretmenlik yapıyor.

Edebiyata olan ilgisi ilkokul çağında başladı. Orta okul öğrencisi iken Kırıkhan ve Dağyeli gazetelerinde, lisede Doğu Akdeniz, Demokrat ve Yeni Asya gazetelerinde yazı ve şiirleri yayınlandı. Üniversite’de okurken Kırıkhan Aytaç ve Yeni Ufuk gazetelerinde makaleler yazdı. Hatay Aylık Kültür ve Keşif dergisinde Kırıkhan ve Hassa çevresi hakkında araştırma ve inceleme yazıları yayınlandı. Halen Kırıkhan Olay gazetesi ve internet sitesinde deneme, şiir, araştırma ve inceleme çalışmalarını sürdürmektedir.

Kırk yılı aşan bir ömrü kitap almakla, kitap okumakla ve kitap okutmakla geçen yazarın yayınlanmış beş kitabı bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.

 03.12.2025

https://www.istiklal.com.tr/roportajlar/siirini-kaybeden-milletleri-felaketler-bekler-1075822h

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post