KAMAŞMA

GÖZÜMÜZ kamaşır ışıktan, bakamayız.
Dişimiz de kamaşır zaman zaman.
Bunlar doğal ve sıradan. Çok bir önemi yok.
Yaşanan güzellikler sebebiyle gönlümüz kamaşsa…
Ruhumuzu çepeçevre kuşatsa manevi lezzetler ile kamaşsa… Onların verdiği lezzet-i ruhani ile mest olsak! Coşsak.
İyiliklerimiz artsa. Merhametimiz taşsa çevremize ulaşsa.
Sevginin pınarı olsak…
İçsek ve içirsek oluk oluk.
Dua dua olsa dilimiz.
Hayır dilese. Evren’de bir niyaz halkası oluşsa. Yağmur olup tekrar yüreğimize düşse.
Aminlerle yeşerse.
Tüm bunlar olsa ama benliğimiz kamaşmasa.
Ego taşımları yaşamasak.
Şımarmasak.
Haddimizi hududumuzu bilsek. Razı olsak sınırlarımıza, sinirlerimize.
Kırık dökmesek, dökülmesek. Sel olup yıkmasak bizi koruyan bendleri.
Ramazan bizi yeniden derlese, toparlasa. Bohçalasa gönlümüze.
Ve bir daha kamaşsa yüreğimiz aşkla.
Ve dostlara desek cömertçe, gönlüm gönlünle kamaşsın diye.
Ve duysa kulaklarımız amin amin amin kıpırtılarını.
Seherin dalına assak bu bohçayı.
Ve az biraz uyusak sonra!
30.05.2018

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

  • Hayatın Sessiz Çatlakları

    UĞUR CANBOLAT “SESSİZ çatlamalar yaşıyorum” demişti nasıl olduğunu sorduğumda. Hiç duymadığım bir kavramdı. Bu da nesi diye itiraz edecek oldum…

    Read More

  • Teber ve Muteber

    UĞUR CANBOLAT HIRPANİ kıyafetler içindeydi. Uzaktan bakıldığında korkutucu olduğunu bile söyleyebilirim ancak mesafe azalıp yüz hatlarını gördüğünüzde, konuşmasına mülaki olduğunuzda…

    Read More

  • İNKÂRDAKİ İKRAR

    UĞUR CANBOLAT AHLÂK-I HASENE erleri, kalplerindeki tasdiki dilleriyle de güçlü bir şekilde ikrar edenlerin arasından çıkarlar. İlahi vahyin sunduklarını kalpleriyle…

    Read More