BİR KADEH OLMALISIN NAZARIM

EVET, hem de kulpsuz bir kadeh…

İçine güzellikler dolmalı, iyilikler, güzellikler, neşeler dolmalı.

Canlar, can bulmalı kadehinden tattıklarında.

Ve kulpsuz kadeh olmalısın nazarım, kulpsuz. Yani fazlalıkların olmamalı. Çıkıntıların, çıkıntılıkların olmamalı.

Göze de, gönle de rahatsızlık vermemelisin. Bunlar kadehten uzaklaştırır. Yapmamalısın.

Sen bir kadehsin ama kadehin gerçek sahibi de sayılmazsın.

İçindekinden içecek olanları ondan mahrum etmeye hakkın yok. O sebeple kurtul takıntılarından. Eksiklerin de fazlalıklarında uzaklaştırıcıdır. Aynı neticeyi verirler.

Kadehin pürüzsüz olsun. Sağlam olsun. Çekici olsun. Göz alıcı olsun.

Olsun ki; yürek ferahlatsın. İç serinliği sağlasın dostlarına.

Söz böyle uzayıp gitti.

Anladığım şu ki; insanın gönlü bir manevi kadeh aslında. Cennet kadehi. Kendi dünyevi pürüzlerimizle, takılıp kaldığımız açmazlarımızla ona halel getirmemeliyiz.

Kadehimizden dostlar içtiğinde katkı maddesi bulmamalılar. Sade olmalı. Sadeliğin ihtişamı, berraklığı, göz alıcılığı vardır. Bunları kaybetmemeli.

Evet, önce bir kadeh olmalıyız. Sonra içini mânâ badesi ile doldurmalıyız.

Ki; dost gönüllere sunabilelim.

04.12.2018

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

  • Bir Hasrettir İstanbul

    Gönlümüzün payitahtıdır kutsal şehirlerimizden sonra. Ona bir başka bakarız. Bir başka hissederiz onu. Hasret yangınlarımız orada ateşlenir, vuslatın sükûtu yine…

    Read More

  • İlim ilim ilmektir

    UĞUR CANBOLAT MUSİKİ meclisi kuruluyordu her hafta. İlahilerle başlayıp deyişlere geçiyorduk. Ardından yol gösteren irfan türküleri sıraya giriyordu. Sürpriz konuklar…

    Read More

  • Anlamsızlığa dayanır mı bu kalp?

    UĞUR CANBOLAT SEVGİSİZ bir aileye doğmuştu. Muhabbet fukarası olunduğu için yuvaya dönüşemeyen dört duvarın arasında gelişip büyümek elbette hiç kolay…

    Read More