BOŞLUKTAKİ ZİNCİR

BU nedir böyle demeyin. Size de olmuştur muhtemelen.

Avareydim. Ne bir yerde oturup demini almış çayın lezzetine tav olabiliyordum ne de kahvenin telvesinde kendime bir muhabbet arayışım vardı. Kendimi bir sokakların arasına vuruyor eskinin tüten bir bacasını arıyor gibiydim, bir kalabalıkların içinde kendiyle barışık bir çehre.

Ama olmuyordu işte. Kopmuştum adeta her şeyden.

Boşluktaki bir zincir gibi sallanıyordum. Beni tutan ya da benim tuttuğum tutamaklardan ellerim boşalmış gibiydi.

Denizin rengi bile değişmiş coşkusunu kaybetmiş gibiydi. Tüm iç hazinelerim yağma edilmişti.

İçi boşalmış bir ambar duygusuna girmiştim.

Kendimi Üsküdar’ın tarihi çeşmesine yaslanmış bulmuştum neden sonra. Boş gözlerle gelip geçenlere bakıyor telaşlı hallerine bir anlam veremiyordum.

Bu şekilde ne kadar zaman geçti farkında değilim. Birden minarelerden ezan sesleri duyulmaya başladı. Karşılıklı okuyorlardı. Muhteşem bir mukabeleydi bu.

İki muhteşem sedanın tek çağrısına kaptırmıştım kendimi. Üzerimdeki avarelik gitmiş yerini içimde bir dirilik duygusuna bırakmaya başlamıştı.

Ezan bitti. Boşlukta sallanan zincir yerini bulmuştu.

Ve ne yapacağımı biliyordum artık. Onu yaptım.

21.06.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

  • Esmâlardan Öze Yolculuk

    Esmâ konusunda çalışan pek çok kişinin olduğunu sosyal mecralarda reklam kokan paylaşımlar sebebiyle biliyoruz. Bu konunun hakkını veren ciddi çalışmalar…

    Read More

  • Bilgiliydi Ama Cahildi

    UĞUR CANBOLAT YILLAR önceydi. Yozgat çevresinin tanınmış âlimlerinden Halit Demirpolat Hoca ile yakın temas içerisindeydim. Her günü okuma ve onları…

    Read More

  • Deli Balta ve Boş Sandalye

    UĞUR CANBOLAT BUGÜN bahsini açmak istediğim Deli Balta, çizgilerine ve yazılarına hayran olduğum büyük usta Gürbüz Azak’ın sınır boylarında at…

    Read More