UĞUR CANBOLAT TACCUP edilecek bir hâli vardı. Hangi topluma girse bu farklılığı ile dikkat çeker nazarları kendine doğru çevirtirdi. Kirli uzun saçları vardı. Uzun aralıklarla yıkandığını da yıpranmışlığından anlamak mümkündü. Boyu uzundu ve bedenen zayıftı. Sanki hiç yemek yemiyor gibiydi. Elleri büyük ve parmakları ince uzundu. Tırnaklarıysa fark edilecek kadar temiz ve parlaktı. Elinde çobanların …
UĞUR CANBOLAT TOPRAKLA uğraşıyormuş. Sabahın çok erken saatlerinde kalkar, işinin başına geçermiş. Yıllar var ki güneşi uyandırmadığı hiç olmamış. Herkes tatlı uykusundayken o kuşların sabah yaptıkları ilk zikrine hem şahitlik eder hem de iştirak edermiş. Kendini buna o kadar kaptırmıştı ki, dünyada bundan daha fazla lezzet veren bir şey olmadığını söylüyor, güçlü verilerle de destekliyormuş. …