UĞUR CANBOLAT EHL-İ BEYT muhibbiydi. Sözü döndürüp dolaştırır muhakkak buraya getirip bağlardı. Bakışı, hissedişi, duygulanışı, anlayışı, kavrayışı, yaşama biçimi, söz söyleme yöntemi, iş tutma tarzı hep buna göreydi. Ona göre sohbetin sohbet, muhabbetin muhabbet, eylemin eylem olması buna bağlıydı. Bereketi burada arardı. Kevser sırrına erip meveddet pınarlarından içmenin başkaca bir yolu, yöntemi yoktu. … EHL-İ …
UĞUR CANBOLAT HASRETİN yakıcı derelerinden geçtiği belliydi. Gözleri hep kısıktı. Sürekli uzaklara bakar gibi konuşurdu. Aralarda ise anlamlı susmaları olurdu. İçsel konuşmaları oluyordu muhtemelen ama dışarıya sır vermiyor, bir kelime bile kaçırmıyordu ağzından. Bu ise biz çevresindekileri soru sorma konusunda kışkırtıyordu ve tam ağzımızı açacağımız zaman öyle bir cümle söylüyordu ki, yerimize çakılmış gibi geri …