UĞUR CANBOLAT
“SESSİZ çatlamalar yaşıyorum” demişti nasıl olduğunu sorduğumda. Hiç duymadığım bir kavramdı. Bu da nesi diye itiraz edecek oldum bir vehme mi kapıldı acaba diyerek, ancak eliyle dur işareti yapınca kelimelerimi geri çekmek zorunda kalmıştım.
Dinlemeyi bilmek gerek. Bu çağın sabırsız insanları olarak en zorlandığımız hususlardan biri bu olsa da çaba göstererek öğrenmemiz gerekiyor.
Ayrıca dinlemeden anlamak mümkün mü?
Anlamadığını sevmen ve fedakârlık göstermen imkân dahilinde mi?
Bu durum dahi hayatımızın önemli bir çatlağı değil mi?
…
ÇATLAKLARIMIZ var, evet…
Buradan nice sorunlar sızıyor kalbimize, kabul…
Duygularımızı istemediğimiz oranda ve yönde dalgalandırıyor, kesinlikle…
Aklımızı devre dışı bırakıyor, muhakemeden uzaklaştırıyor, bu da doğru…
Ama sessiz çatlamalar tüm bunlardan daha sinsi…
Ve…
Daha can acıtıcı…
…
ÇATLAMALAR kendini tartışmalarla ortaya koyar.
Sözler hararetlenir.
Muhatabı dinlemeden konuşmalar yapılır.
Kimi zaman yansıtmalara dayalı olarak suçlamalar da görülür.
Eski defterler karıştırılır ve unutulduğu sanılan bazı hesaplar güncellenir…
Küslükler, kaprisler bir süre sonra nazlanmaya evrilir ve özür dilemeler ile telafi çalışmalarıyla normal vasata dönülür.
Ancak belirli bir zaman geçtikten sonra hiç beklenmedik bir yerden taraflardan birinin tetiklenmesiyle döngü tekrar eder, başa dönülür.
Bunlar çatlamaların kulak tırmalayan sesleridir.
…
SESSİZ ÇATLAMA var ki bir de en belalısı budur.
Çünkü sessizdir.
Sinsidir.
İz bırakmaz.
Saman altından bir yolunu bulur ve akar.
Kelimeler hararetlenmez.
Gözler öfkeyle dönüp kanlanmaz.
Eller sıkılıp yumruğa dönüşmez.
Yansıtmalar, suçlamalar, hakaretler, küçük düşürmeler, ithamlar görülmez.
Her şey yolundaymış gibi davranılır. Sorun yokmuş muamelesi çekilir.
…
SEVGİ bağı artık çözülüp gevşemiştir ama seviyormuş gibi yapar.
Sadakatinde düşüşler yaşanmış, yanlış eylemlere yönelinmiştir ama sanki yine sadıkmış gibi cümleler kurar. Sadakat gösterilerini sürdürür.
İlgi bağı kalmamıştır ama bağ kuruyor gibi arayıp hatır sorar, muhabbet etmek ister.
İçi coşmadığı halde coşuyormuş gibi yapar, kalbi atmadığı halde öyle görülmesini arzu eder.
İlişkiyi bitirmez, eşini bırakmaz…
Aynı masada yemek yer, kahvaltısını yapar, aynı yastığa baş koyar ve diğer rutinlerini de azaltmadan sürdürür.
Ancak kalbi eskisi gibi atmaz, içi önceki kadar coşmaz, kelimeler eskiden gösterdiği etkiyi göstermez.
Önceki mevcut durumu devam ettirir ama artık zihni başka yere gitmiştir.
Kalbi başka bir kalbe akmıştır.
Aklı fikri yeni mecrasındadır.
Görünür bir bağlılık vardır, evet ama içsel sadakat yoktur.
Arar, sorar, muhabbet eder ama motivasyonu artık başkasıdır.
…
SESSİZ ÇATLAMAYI etkileyen ve tetikleyen kişinin kendisini haklı çıkardığını sandığı faktörler elbette vardır. Tükenmişlik görülür. Rutinler aşağılanır. Yetersizlik duygusu filizlenir. Gelişme yön değiştirir. Belirsizlikler gözde büyür. Üretkenlik düşer. Kopuşlar küçük küçük başlar ve zamanla bütünleşir.
Bu, esasen bir içsel çözülmedir.
Kalbin infilakıdır.
Gönül incilerinin yere savrulmasıdır.
Çatlaklardan daha etkili bir durumdur sessiz çatlama…
Hepimizin yaşamında elbette belli oranlarda vardır. Mühim olan erken fark etmek ve acil çözümler geliştirebilmektir.
Demem o ki, bu sessiz çatlamalara dikkat edelim.
Ya Selam!
01.12.2025


