IŞIL IŞIL

PARILDIYORDU. Işıl ışıldı.

İçi mi dışından parlak, dışı mı içinden tereddüde düşerdiniz.

Göz kamaştırıcıydı.

Çocuklar gibi şendi içi. Saçını rüzgârlara bırakmış gibiydi.

Göz bebeklerinde güneşi saklıyordu sanki. Sadece sevdiğini ısıtmak için.

Ben ışıl ışıl olmalıyım ki, sevdiğim de ışısın.

Sadece bu mu? Hayır. Gözünü de benden alamasın.

Gönlünü benden alamadığı, hep benle dolu olduğu gibi gözünü de benden alamasın.

İçim içime sığmıyor. Sığmak istemiyor.

Bugün sevdiğimin içine sığmak istiyorum.

Böyle şeyler düşünüyordu. Ama bir itirafta bulundu yine de…

Bugün kifayet etmiyor kelimeler dedi en son.

Hâlimi anlatmaya yetmiyor.

Dilim içimi tarif etmeye yetmiyor.

Yetmiyor.

Bir tesellisi vardı yine de.

O beni anlar diyordu.

Benim ışıl ışıl oluşum ondan…

Onu beni anladığından, sevdiğinden…

O beni ne kadar çok severse ben o kadar ışıl ışıl olurum.

Işığımın kaynağı o.

Siz benden bilmeyin aydınlığımı.

o bana ışıl ışıl dese de ışıldatan o.

12.04.2018

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

  • Hayatın Sessiz Çatlakları

    UĞUR CANBOLAT “SESSİZ çatlamalar yaşıyorum” demişti nasıl olduğunu sorduğumda. Hiç duymadığım bir kavramdı. Bu da nesi diye itiraz edecek oldum…

    Read More

  • Teber ve Muteber

    UĞUR CANBOLAT HIRPANİ kıyafetler içindeydi. Uzaktan bakıldığında korkutucu olduğunu bile söyleyebilirim ancak mesafe azalıp yüz hatlarını gördüğünüzde, konuşmasına mülaki olduğunuzda…

    Read More

  • İNKÂRDAKİ İKRAR

    UĞUR CANBOLAT AHLÂK-I HASENE erleri, kalplerindeki tasdiki dilleriyle de güçlü bir şekilde ikrar edenlerin arasından çıkarlar. İlahi vahyin sunduklarını kalpleriyle…

    Read More