O GÜN

SÖZÜ döndürüp dolaştırıp he o güne getirirdi. Bundan gizli bir lezzet aldığı belliydi. Acısıyla tatlısıyla ne yaşamışsa bundan besleniyordu. Öyle bir tavrı vardı ki, söz olarak o gün demediği vakitlerde de kesinlikle içinden bu zikri yapıyordu.

Doğum günümü unuturum, doğum gününü unuturum. Hiç önemle değil diyordu ama o günü asla unutmam.

Ne yaşanmıştı o gün? Neler sığdırılmıştı? Ya da neler kaçırılmıştı hayatın hay huyundan bilmiyorum. Bildiğim ve fark ettiğim bir şey var ki, o da şudur. O gün tıka basa doluydu.

Aradan kaç yıl geçmişti bilinmez ama kesin bilinen şu ki, o gün kendinden bir şey eksiltmemişti. Bir azalma, boşalma olmamıştı. Belki de tam tersi olmuştu.

Her gün, o gün bir daha dolmuştu. Bir kez daha yaşanmıştı. Yeniden canlanmış, tazelenmişti hafızada. Gönül yeniden kaynayıp taşmıştı eksiksiz olarak.

Kimse sormaya cesaret edemedi ayrıntısını. Böylesi daha güzeldi belki de ama bir gün cüretim taşmıştı. Sordum.

O gün, ne gündü? Cevap; o gün, o günle sınırlı değil, her günümdür.

O gün ne yaşandı? Cevap; her şeyin en güzeli, en doyurucusu ve en dorukta olanı.

O gün kimle yaşandı peki? Cevap; o gün onunla yaşandı. Dün ve bugün olduğu gibi, yarın olacaksa yine yaşanacağı gibi.

Sustum. Başka sorum dedim.

Olmalı mıydı yoksa?

29.04.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

  • Esmâlardan Öze Yolculuk

    Esmâ konusunda çalışan pek çok kişinin olduğunu sosyal mecralarda reklam kokan paylaşımlar sebebiyle biliyoruz. Bu konunun hakkını veren ciddi çalışmalar…

    Read More

  • Bilgiliydi Ama Cahildi

    UĞUR CANBOLAT YILLAR önceydi. Yozgat çevresinin tanınmış âlimlerinden Halit Demirpolat Hoca ile yakın temas içerisindeydim. Her günü okuma ve onları…

    Read More

  • Deli Balta ve Boş Sandalye

    UĞUR CANBOLAT BUGÜN bahsini açmak istediğim Deli Balta, çizgilerine ve yazılarına hayran olduğum büyük usta Gürbüz Azak’ın sınır boylarında at…

    Read More