UĞUR CANBOLAT TOPRAKLA uğraşıyormuş. Sabahın çok erken saatlerinde kalkar, işinin başına geçermiş. Yıllar var ki güneşi uyandırmadığı hiç olmamış. Herkes tatlı uykusundayken o kuşların sabah yaptıkları ilk zikrine hem şahitlik eder hem de iştirak edermiş. Kendini buna o kadar kaptırmıştı ki, dünyada bundan daha fazla lezzet veren bir şey olmadığını söylüyor, güçlü verilerle de destekliyormuş. …
UĞUR CANBOLAT DİLİNDEN düşmeyen bir zikir olmuştu neredeyse. Bir muhabbetin tam ortasında bazen selamlaşmanın veya kucaklaşmanın arifesinde yani hemen öncesinde bu cümleyi söylerdi. Bu elbette insanı köklendiren bir hitaptı. Sevincin zirvelerine taşıyıp kişiye yedi gün yedi gece düğün bayram yaptırabilirdi. İnsanı içine düştüğü hüzünden, kederden çekip çıkararak tüy kadar hafifletebilirdi. Hatta göz pınarlarının musluğunu rahatlıkla …