İNCİM

HAYAL mi gerçek mi olduğunu ayıramamıştı. Onu hep göğsünde bir papatya gibi taşıdığını hissederdi. Ya da gürül gürül akan bir pınar… Kimi zaman onu çeşme gibi düşünür akan suyun yerine kendini koyardı. Bazen de tersini tahayyül ederdi. Kendisi pınar olur su ondan akardı gürül gürül. Su gerçeği simgelerdi. Hakikat idi. Uzakları gönlü yakın etmişti nicedir. …

GEÇ KALDIN BE HEY GÜZEL

ÖYLE diyordu. Ateşlere yanmış gibiydi. Başından dumanlar çıkıyordu. Oysa içinde hep baharları yeşertmek isterdi nazlı nazlı. Uzun sessizlikleri olurdu. Gözden kaybolduğu da. Ne sebeple ve nereden geldiği hiç belli olmadan ortaya çıkıverirdi. Kendisi de kendine şaşır, hayretler ederdi. Sanki hiç gitmemiş gibi hissederdi kendisini. Ama “Geç kaldın” sözünü de eksik etmezdi dilinden. Bir defasında yalnızdı. …