ÇİRKİNLER TEKKESİ

YAĞMURDAN sonra yürüdük. Harman yeri çocuk gözümüze uçsuz bucaksız görünürdü. Ben yorulsam o devam edelim derdi, o yorulsa ben. Doyamazdık yürümeye. Sonra çamurlu tarlalara düşürürdük yolumuzu. Düşerdik koşmaya kalktığımızda. Elimiz, yüzümüz çamura bulanırdı. Kirlenirdi elbiselerimiz. Ama biz yine de gülerdik. Doyamazdık gülmeye. Bunu yapmak için mutlaka bir bahane bulurduk. Zorlanmazdık buna. Söyleyecek bir şey kalmadığında …

SONUÇLA UĞRAŞAN SONUÇSUZ KALIR

ANLAYAMADIM önce, nasıl yani dedim… Çarpık bir cümle gibi algıladım. Üzerinde biraz düşününce hak verdim. Çağımız insanı süreçleri doğru şekilde takip etmek ve yapması gerekenleri hakkıyla yapmak yerine sonuç odaklı bir bakışa yönlendirildiler. Çoğumuz da bu zokayı yuttuk. Oysa bize düşen sadece insan olmaktı. Fıtratımızı bozmadan yaşayabilseydik, insan kalmayı başarabilecektik. İşte o zaman İslam kalmak …