BİRİKEN HASRET

BABA özlemişti kızını… Ve babalar özler kızlarını… Güneşin sabahı hasretlendiği gibi. Toprağın yağmuru beklediği gibi. Hasret biriktiriyordu baba. Evlat gelip yağmur toprakla buluşsa da özlemin bitmediğini anlıyordu. Ve “Ölürüz hasret gideriz” demişti aşık. Aynı onun gibi her buluşma, her kavuşma içinde kucak kucak hasret barındırıyordu. Bu özün öze olan iştiyakıydı. Dünya bu iştiyakı gidermeye yetmiyordu. …

SESSİZLİĞİ DUYMAK

SENSİZLİK anlamına gelmiyordu onun için sessizlik. Aksine sessizlik en çok senlilik demekti. Sessiz seslenişleri vardı. Hisli iç çekişleri vardı. Hayata anlam yüklemek ve aynı zamanda nefsiyle sulh yapıp idrak basamaklarında yine sessizce yükselmesi vardı. Dışarıdan bakanlar onu soğuk bulabilirdi. Bulurdu hatta. O buna aldırış etmediği gibi hoşuna gittiği de olurdu. İstedikleri ile sıkı arkadaşlıklar kurar …