ELİNDE hiç yemek kitabı görmemiştim. Zaten ilkokul üçe kadar okuyabilmişti. Öğretmen köyden bir kızı kaçırıp gidince öğrenciler tahsillerini burada noktalamışlardı. Ama cahil değildi. Babasının Osmanlıcadan okuduğu kitaplardaki konuları neredeyse ezberlemişlerdi. Uzun süren kış gecelerinde babam anneme bizi uyuttuktan sonra gaz lambası ışığında cenkler okurdu. Ahmediye, Muhammediye ve belki de başka kitaplar. Babam gecenin rehaveti ve …
HAYAL mi gerçek mi olduğunu ayıramamıştı. Onu hep göğsünde bir papatya gibi taşıdığını hissederdi. Ya da gürül gürül akan bir pınar… Kimi zaman onu çeşme gibi düşünür akan suyun yerine kendini koyardı. Bazen de tersini tahayyül ederdi. Kendisi pınar olur su ondan akardı gürül gürül. Su gerçeği simgelerdi. Hakikat idi. Uzakları gönlü yakın etmişti nicedir. …