EVET, neşeli bir cennetim vardı benim. Sizlerin de vardı aslında. Hepimizin vardı. Sabahın erken saatlerinde kendimi sokağa bırakırdım. O da bırakırdı. Severdik birbirimizi. Oyunlarımız bizi mutlu ederdi. Keder nedir bilmezdik. Kaygı kapımızın önünden geçmezdi. Bir şeylerden endişelendiğimiz hiç olmamıştı. Herkesi unuturduk, her şeyi. Oyunlarımız ve ikimiz olurduk sadece. Kimi zaman artardı arkadaşlarımız elbette ama yine …
YAĞMURDAN sonra yürüdük. Harman yeri çocuk gözümüze uçsuz bucaksız görünürdü. Ben yorulsam o devam edelim derdi, o yorulsa ben. Doyamazdık yürümeye. Sonra çamurlu tarlalara düşürürdük yolumuzu. Düşerdik koşmaya kalktığımızda. Elimiz, yüzümüz çamura bulanırdı. Kirlenirdi elbiselerimiz. Ama biz yine de gülerdik. Doyamazdık gülmeye. Bunu yapmak için mutlaka bir bahane bulurduk. Zorlanmazdık buna. Söyleyecek bir şey kalmadığında …