AH diyor durmadan yakınıyordu. Arada ellerini dizlerine hızlıca vurduğu da görülüyordu. Ah hafız diyordu, ah. Ne yaptın böyle sen? Oysa ben sana ne kadar güvenmiştim. Yıllar geçti en küçük bir tereddüt bulutu bile geçirmedim içimden. Daim ezberindeyim demiştim. Unutmaz beni diye bellemiştim. İsmimi, cismimi, duygularımı, düşüncelerimi, hülyalarım… Hepsini sana emanet etmiştim. Kalbimi hatta. Hatırlasana kalbimi …
NE arar ki insan yaşadığı dünyada bundan gayri! Yâre yâr olmak ne büyük bir bahttır. Ne saadetli bir var oluştur bu diyerek tasdik etti sohbet arkadaşı kendisini. Konuşmaları bir hitabe gibiydi. Kesmeye kıyamadım inanın. Yürek meydanının en üstüne çıkmış oradan sesleniyor gibiydi. Bana dinlemek düştü. Şöyle devam etti. Yâr-i yâr olmak yiğidim yâr-i sâdık olmakla …