BUYDU hâlim… Sakindim. Sükûn olmuştum. Bir dinginlik, rahatlık sarmıştı… Aklım durgun bir limana ermişliğin huzurunu yaşıyordu. Kalbim ise bahar mevsimindeydi. Yeşil yaprakların zevkli zikirlerini dinlerken gölgelenmekti bir ağacın altında. Durgunluk değildi asla. Doygunluk diyebilirim ama… Bakışına, süzülüşüne, nazına, sazına, sözüne, dokunuşuna, seslenişine… Uğurlayışına hatta. Dedim ya, başkaca bir duyguydu bu. Onunla yaşadığım bu muhteşem sükûn …
KOR halinde bir ateş var içimde… Ne daha fazla yanmaya dermanım var, ne közü bırakmaya içim elveriyor. Yanmadan olmaz demiştin. Közünü içinde taşımadan girme gönül mabedine sözü hala içimin içinde yankılanıp durmada. İçeride taşınan közü dışarının yağmurları söndürmüyor sevdiğim. Söndürmesin. İçinde ateş kırıntıları olan küle de razısın bilirim. Küçük de olsa kor olmak başka. Yanarken …