UĞUR CANBOLAT ÇOBAN çocuğu idi. Yürümeye başlamadan önce bile babası onu yayına alırdı. Sürüden hiç ayırmadıkları emektar eşeklerinin üzerine serdikleri heybenin bir gözünde azıkları diğer tarafındaysa kendisi olurdu. O yamaç senin bu otlak benin demeden sürekli koyunlarını yayarlardı. Gündüzün sıcağı tüm şiddetiyle bastırdığında büyük bir ağacın gölgesine çekilir koyunlarını dinlenmeye bırakırdı. Babası işte o zaman …
UĞUR CANBOLAT SABAHLARI iş yerime Zincirlikuyu’dan Beşiktaş Belediyesi istikametine doğru yürüyerek gidiyorum. Keyifli bir yolculuk. Bir yazar için toplu taşıma araçları ile insanların kalabalık olarak bulunduğu ortamlar gözlem için çok mühim. Bir nevi malzeme arenası… Geçen hafta bir çiçekçinin önünde kahvaltı yapan iki kişiye selam verip “Bereketli olsun” demiştim. Selamımı hoşlukla aldıktan sonra “Buyur beraber …