DOĞRULTMUŞTUN dallarımı, hatırlar mısın? Nasıl da yağmıştı kar o sene. Ve ne kadar uzun sürmüştü kış… Geceleri fırtına olurdu. Herkes evine çekilir sobanın başında ısınırlardı. Bense bir ağaçtım. Dışarıdaydım. Deli esen rüzgâra karşı direnirdim. Ama onun getirdiği ve dallarıma bıraktığı ağırlığı taşıyamazdım. Nasıl da bükülürdü belim, ah. Koptu, kopacak. Ne çok zahmet çekerdim. Kimseler bilmezdi …
DEĞİLİM elbette… Ama insan ne kadar hesap ederek, kitap ederek yaşayabilir ki? Bir ses seni hesap edemediğin bir yerlere alıp götürmez mi? Götürür. Altında bir nefeslik oturayım diye yaslandığın ağaç kimi zaman seni unuttuğun hâtıraların tam da içine çekmez mi? Çeker. O hâtıralar seni bazen tadına doyulmaz lezzetlere taşır, kimi vakit de azap derelerinde halsiz …