SIRLARINI SAKLAYAN ŞEHİR

SIKILGAN bir yapısı vardı. Hâlen bundan tam kurtulduğu da söylenemezdi. Çok dinler az konuşurdu. Önceliği her zaman öğrenmek üzerine gelişmişti.

Söz ehli her zaman dikkatini çekmişti. Yerli yerinde ve kıvamında konuşmak sanılanın aksine kolay değildi. Meramını kısa, anlaşılır ve başkaca manalara çekilmeyecek şekilde anlatmak hüner istiyordu. Bunu başaran kişiler insan davranışlarını okuyup yorumlama hususunda da mahir oluyorlardı. Tüm bu sebeplerle onları takip eder kandiline yağ damlatmayı ihmal etmezdi.

Yine böyle bir gündü.

Arkadaşım bana dönüp konuşmacıyı işaret ederek bunlar sırlarını saklayan şehir gibiler. Her defasında başka bir mahallelerini, farklı sokaklarını, yokuşlarını, inişlerini, göze çarpmayan saklı kalmış güzelliklerini açıyorlar dedi. Belli ki bu merak takibini de besliyordu.

Aslında hangimiz öyle değiliz ki!

Her gün, her an kendimizin başka bir özelliğini, şaşırtıcı bir yanını, hayrete düşüren bir farklılığını görmüyor muyuz?

Aslında hepimiz sırlarını saklayan bir şehir gibiyiz!

Kendimize ne kadar yolculuk edebilirsek bu sırlara da o kadar vakıf olabileceğiz.

17.08.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

  • Kaidesi Olmayanın Gailesi Olur

    UĞUR CANBOLAT YANAŞIK düzen eğitimine ilk elden alınmıştık. Askerliğe dair hiçbir kuralı bilmiyorduk. Sadece akşamüzeri teslim olmamızdan sonra neredeyse üstümüze…

    Read More

  • ANLAYARAK İMAN ETTİĞİN KİTAP

    UĞUR CANBOLAT AHLÂK-I HASENE erleri, anlayarak kitaplarına iman edenler arasından çıkarlar. Her ne pahasına olursa olsun anlayarak kutsal metinlerini kaybetmemek…

    Read More

  • Şiirini Kaybeden Milletleri Felaketler Bekler

    Şiir denildiğinde sadece romantik duyguları hatırlamak, ergenlik dönemlerinin hissiyatıyla sınırlamak yanlıştır. Elbette bu duygular şiire yansır ancak şiir bunlardan ibaret…

    Read More