BAŞI dumanlıydı. Her yerini ıstırap sarmış gibiydi. Nicedir kendini küçücük bir barakaya hapsetmiş adeta cezalandırıyordu. Gönüllü hapis gibi bir şeydi. Yediği içtiği de yoktu sanki. Kaç gün öncesinden ısırıldığı belli olmayan bir elma vardı masanın üzerine ve neredeyse siyahlaşmıştı. Seneklere ziyafet çekmişti sanki. Çünkü biri kalkıyor diğeri konuyordu. Baraka karanlık değilse bile loştu. İlk anda …
AĞIR bir sözle başladı sohbete: Kendinizin kâfiri olmayın. Ne demekti bu? İnsan kendine nasıl kâfir olur? Demek ki, olabiliyordu. Kendinize iman edin önce dedi devamında. Buradan başlayın. Kendinize inanın. Güvenin. Kıymetinizi bilin. Evrendeki yerinizi, konumunuzu iyi belleyin. İnsan olduğunuzu hiç hatırdan çıkarmayın. Üzerinizdeki teklifi hiç unutmayın. Sevilerek yaratıldığınızı, sevmeniz istendiğini hep hissedin. Davranışlarınızı buna göre …