ONU tanıyan böyle tanırdı. Herkes ona Kesik derdi. Ürkütücü biri değildi. Korkutan, uzak durulmasını salık veren bir tavrına hiç rastlamamıştım. Yüzü çoğunlukla asık olsa bile “gelme” diye seslenen bir edası yoktu. Yüzünde bazı kesikler vardı evet. Ama bu onun böyle ünlenmesi için yeterli miydi? Sanmam. O zaman neydi peki? Neden Kesik deniyordu? Nelerden kesikti, kesilmişti …
DUA ediyordu. Allah’ım kir içindeyim, kapkarayım, yer yanım pas, temizle beni diyordu. Şimdiye kadar duyduğum en etkileyici yakarıştı. Yumduğu gözlerinden yanaklarında doğru süzülüyordu yaşlar. Ben cahilim, bilgisizim, idrakim eksik. Seni tam tanıyamadım, anlayamadım. Bu nedenle her yanım karanlık şimdi. Beni aydınlığına çıkar. Dilim kirli, Hakka dönmedi. Zihnim kirli, Seni fikretmedi. Kalbim kirli, Seni zikretmedi. Arındır …