ÖYLE seviyorum seni. Yok gibi. Dünyada senin gözün kadar cevahir bakan göz YOK gibi. Öyle seviyorum seni. Neşemi zirvelere taşıyan, ona sevda burcunda bayraklar diktiren başka el YOK gibi. Öyle seviyorum seni. Bakışımı, bakışına katarak, hayatı, varlığı ve anlamını renklendirecek başkaca renk YOK gibi. Öyle seviyorum seni. Varlığını varlığımla bütünleyip tevhit ederek ikilik şirkinden kurtaracak …
BİZ aynı sofrada yemek yemişiz. Bir ekmeği bölüşmüşüz. Var mı bunun ötesi arkadaşım, var mı? Söze böyle girmişti. Araya yıllardır görüşememiş olmanın hasretini cümlelerine sığdırmıştı. Demek ki, sıkışık cümleleri seviyor artık. Değişmiş bizim ki, besbelli. Oysa ben daha geniş anlatmayı severim. Dinlemeyi de elbette. Onu atlamayalım. Yaşanmışlık diyorlar ya şimdilerde. Ben buna üleşmişlik, paylaşmışlık diyorum. …