DÜŞÜNDÜM, ben de böyle miyim diye. Zira karşıma oturdu hilal kaşlarını düşürdü, yüzünü de bulutlandırarak “ben öksüzdereyim” deyiverdi. Hayır dedim, elbette değilsin. An geldi aynı düşünceler zihnimde mekân tuttu. Dönüp duruyorlar mütemadiyen. Üstelik şiddetini arttırarak. Bir yanım onayladı, diğer tarafım ise şiddetle karşı çıktı. Baktım olmayacak ortayı bulmaya çalıştım. Bir denge kurdum. Yalnızca yağmur zamanı …
BİR bağ idi bizimkisi, iyi bir bağ. Şarap üretmek için kurulan bağlardan değildi elbette. Bizim bağımız şurup bağı, kendinden kendine akan… Ötelerden ses verebilen bir bağ. Ve bu sese âşina olunabilen bir bağ. O ses kendi sesiniz gibi, hatta kendinize seslenişiniz gibi… İçinizde onunla dolup taştığınızda gönlünüze düşen sessiz seslenişler gibi. Merhaba dediğiniz de ben …