UĞUR CANBOLAT NE YAZIK Kİ, gerçeklerle yaşamak ve hakikatte var olmak yerine çoğu defa sembolik heveslerin peşine düşüyoruz. Hakikisi olmanın güç olduğunu bildiğimizden buna gayret gösterip seçilmiş doğru hedeflerin istikâmetinde yürümek yerine sembolik ve sahte varoluşların esiri oluyoruz. İşin en acı veren yanıysa zamanla bu sembolik, içi boş olan kof heveslerimizi gerçek gibi görüyor olmamızdır. …
UĞUR CANBOLAT ÇOK konuştuğu söylenemezdi ama muhabbetsiz de denilemezdi. Yeri ve zamanı geldiğinde gerektiği kadarını söyler sonra kelimeleri tekrar içine çekerdi. Dinlemeyi tercih ederdi. Buna rağmen dudakları sürekli kıpırdar dili kendi duyacağı kadar bir şeyler söylerdi daima. Arada bir hisli hisli iç çekerdi. Elinde olmadan ağzından kaçan o “Ahh” nidası boş bulunduğumuz kimi zamanlar bizi …