GÖNÜL KAĞIDI

Eskileri ‘Kafa kağıdı’ derlerdi.

Anadolu’nun fakir ve gariban bir evladı gurbet eline çalışmak için geldiğinde işvereni onun ‘Kafa Kağıdı’nı alır sağlam bir yere saklardı.

İşler istediği gibi yürümediğinde ileriye sürdüğü en önemli tahdit buradan gelirdi. ‘Kafa kağıdın bende’

Bu esaret anlamına gelirdi.

Bir yerlere kıpırdayamazsın, kıskıvrak elimdesin anlamına geliyordu.

Yıllar önceydi. Derin mi derin bir arkadaşım vardı ama bu derinliğini pek ortaya saçıp dökmeyen bir yapıdaydı. Birlikteyken ondan çok beslenirdim. Bakış açıları farklı gelir çoğu defa eski kabullerimi temelinden sarsıp atardı. Onunla değişirdim kısacası. Bu hal çevremin hoşuna gitmezdi ama ben pek hoşlanırdım. Sosyal ortamlara beraber gidip geldiğimiz için dostumun oralarda da kendini ifade etmesini onların da yararlanması için isterdim.

Ama açmazdı kendisini…

Bir defasında bu kafa kağıdı konusu aklıma eldi. Ona yüksek bir perdeden seslenir gibi hitap ettim.

“Bana bak kafa kağıdın bende” dedim.

Çok güldü.

Benden daha kısık bir sesle “Sende bana bak” dedi. “Gönül kağıdın bende.”

Güzel günlerdi.

05.06.2020

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

  • Anlamını Buldun mu? UĞUR CANBOLAT “HER ŞEYİN bir mânâsı var. Mânâsı olmayanın varlığından söz edilemez. Varlık mânâ ile kendini bulur.…

    Read More

  • MUTLAK VE MUKAYYED BİLİNCİ

    UĞUR CANBOLAT AHLÂK-I HASENE erleri, mutlak ve mukayyed bilincine sahip olan insanlar arasından çıkarlar. Bu mesele onlar için önceliklidir. Zira…

    Read More

  • Bir Hasrettir İstanbul

    Gönlümüzün payitahtıdır kutsal şehirlerimizden sonra. Ona bir başka bakarız. Bir başka hissederiz onu. Hasret yangınlarımız orada ateşlenir, vuslatın sükûtu yine…

    Read More