KAR TANESİ

ONA böyle hitap ediyordu: Kar tanesi.

Kendisi için anlamı büyüktü.

Ne incinmiş ne de incitmişti… Her zaman yüce bir naiflik içindeydi davranışları.

Kar tanesi bilindiği üzere su moleküllerinden oluşuyordu. İnsan ve dünya için suyun önemi açısından baktığında dolaylı biçimde hayatım diyordu.

Kristalim diyordu.

Kendinde olanı katışıksız olarak yansıtanım diyordu.

Şeffaf olanım, içi, dışı bir olanım diyordu.

Kar tanesi başımıza düşen mucizeydi. Belki de bunu da içeriyordu sesleniş şekli. Sen hayatımın bana ikram edilen mucizesisin…

Sanatın insanı hayran bakması gibi bu iki kelime de beni hayran bırakmıştı.

Yıllarca hafızamda taşıdığım bu iki kelimelik sevgi cümlesi şimdi tekrar kendisini güncelledi.

Düşündüm sonra; sevdiklerimize, dostlarımıza karşı kar tanesi gibi olmak gerek.

Berrak, şeffaf ve bembeyaz…

Onların mucizesi olarak yaşamak…

Ve onları kalbimizde kar tanesi hafifliğinde taşımak…

Ne güzel!

30.05.2020

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

  • HAYAT-I TAYYİBE

    UĞUR CANBOLAT AHLÂK-I HASENE erleri, hayat-ı tayyibe üzere yaşayanlar arasından çıkarlar. Onların en büyük gayesi tayyip yani iyi, güzel ve…

    Read More

  • Türk Dizilerinin Sosyolojisi

    Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir husus bu. Filmlerle nasıl bir değişim ve dönüşüme tabi tutuluyoruz sorusu cevaplanmadan geçilemez. Ve istenen…

    Read More

  • Yıktın Mümkünümü Çarelerimi

    UĞUR CANBOLAT MÜMKÜN insanlarıydık biz. Böyle gördük, böyle belledik… Böyle eğitildik. Atalarımız her zaman bize bu yönde örnek oldular. Mümkün…

    Read More