Gökte Yıldızı Yok

UĞUR CANBOLAT HARMANDA bir çadırda dünyaya gelmişti. Bir hafta kadar ailesi bu köyde konaklamış, köyün ihtiyacı olan ördükleri elekleri sattıktan sonra sabahın erken vakitlerinde neleri varsa toplayarak atlara yükleyip gitmişlerdi. Yerde bir o kalmıştı. Alelade bir beze sarılıydı. Ağlamaktan nefessiz kalmıştı minik yavru. Âdeti üzeri dağ bayır gezen şu mecnun dede o çaputa dikkatli bakmayıp …

Üç Cümlem Var

UĞUR CANBOLAT GÜZEL konuşurdu. Söyledikleri dinlenirdi. Muhayyilesi genişti. Size kültürel, sosyal veya dini bir konu anlatırken papatyanın salınışından başlayıp yıldızların seslenişinden çıkardı. Tabiatın diline bu kadar aşina başka birini bugüne kadar tanımamıştım. “Acaba anlattıkları kendi uydurması mı?” diye düşünerek sonrasında ansiklopedilere bakmışlığım olmuştu. Yaman yanılmıştım tabi. Hatırladıkça hâlâ mahcubiyet duyarım. Söyledikleri bilimin anlattıklarına aynıyla mutabıktı …