ZEKÂTI bilir misiniz dedi. Herkes cevapladı. Bilinen, hepimizin bildiği şeylerdi söylenen. Temizlenmek, arınmaktır denildi. İlave olarak zenginlik ölçüsü dile getirildi. Nisap miktarda mala sahip olan inanmış kişilerin ilahi rızayı kazanmak için muhtaç olanlara vermesi gereken şeklinde tarif edildi. Bunlar doğruydu ve bilinenlerdi. Oysa başka bir şey bekleniyordu soruyla. Hiçbirimiz bunun üzerinde yeterince düşünmemiştik. Günü gelince …
UZUN uzadıya anlattı, durdu. Çok şey öğrenmemiz gerekirmiş yaşamaktan ama bunların en önemlisi sarılmakmış. Bunu muhakkak öğrenmem gerekiyormuş. Yoksa hayattan almam gerekenleri alamazmışım. Beni fakir bırakırmış bu tavır. Sarılmayı bilmeyen kendini yaşamış saymamalı. Sevmiş saymamalı. Hatta sevilmiş saymamalı. Değerli de saymamalı dedi. Kendisi ağaçlara bile sarılıyormuş. Kökleşiyormuş bu şekilde. Amma dedi sesini kalınlaştırıp vurgusunu arttırarak …