UĞUR CANBOLAT
BENCİLLİK belasından kurtulamadığımız sürece başımız ağrımaya devam edecek.
Endişeler, kaygılar, korkular sarmalında yaşanan bir hayat elbette mutluluktan varestedir.
Sürekli kendini öne alan anlayışların yeşerip serpildiği modern dünya stres yükümüzü arttırdı.
Depresyonun kapısında neredeyse hepimizi sıraya soktu.
Karamsarlığın karanlık koridorlarında kötücül beklentiler ile yürümek elbette hiçbir zaman bizleri saadet menziline eriştirmeyecektir.
Damarlarımızda dolaşan antidepresan ilaçlar bile bunu tam olarak sağlayamamaktadır.
Kabarmış öfkelerin kaftanında yaşamak huzuru sağlayamaz.
Kıskançlık taşları ile döşenen kaldırımlarda yürümek tekin değildir.
Yarışma ve başarı odaklı mutluluk arzuları aldatıcı bir hülyadan ibarettir.
Dolayısıyla mesele mühimdir.
…
BAŞKALARININ iyiliğini düşünmek olarak tanımlanan özgecilik mutluluğun kapılarını aralamak için elzemdir.
Durumumuzu düzeltir.
Kalbimize saadet damlaları düşürür.
Yaralanmış yanlarımızın sağaltılmasında başat etkendir.
…
ÖZGECİLİK çıkar gözetmemektir.
Menfaat temini için değil tamamen başkasının yararına düşünmek ve bunu burada bırakmayıp onlar için eyleme geçmektir.
Çabalamaktır.
Ter dökmektir.
Yorulmaktır.
…
DIŞARIDAN ödül beklememek kültürümüzde diğerkâmlık olarak tanımlanır.
Kendini değil diğerini öne almaktır.
Önce onu düşünmektir.
Yaraları sarmaktır.
Şifa olmaktır.
Empatinin üst sınırıdır.
Bu ise sürekli bir dikkati gerektirir. Alıcıların daima çalışması demektir.
…
TOPLUMSAL projeler bu duyguyu ayağa kaldırmış kişiler tarafından gerçekleştirilir. Halk yararına işleri bu kişiler yapar. Sadece mevcut insanların değil gelecek nesillerin uğrayabileceği kötülükler sağlam bir öngörü ile tespit edilerek önceden önlemleri bu yüce gönüllüler tarafından düzenlenip planlanır, çareler üretilir.
…
BENCİLLİK karşıtı eylemlerin insanı olmaya mecburuz.
Olumlu sosyal davranışlar üretemediğimizde üzerinde yaşadığımız arz daha da kötü hâle gelecektir.
Yaşanmaz olacaktır.
Ego savaşlarına daha fazla sahne olacaktır.
“İyi niyetliyim, güzel fikirlere sahibim, kimse için kötülük düşünmüyorum” gibi bir anlayış faaliyete geçilmediği müddetçe anlamsızdır.
Neticesizdir çünkü.
…
ÖZVERİ hayatın özüdür, mihveridir.
Yardım davranışı ile açığa çıkar, varlığını ortaya koyar.
Başkasını kendine önceleyemeyenlerin bu meydanda isimleri yazılı değildir.
Künyeleri kötülük kütüğüne kazınmıştır.
Ahlâki yücelik kişinin kendisine olandan ziyade gayrıya olan davranışı ile zâhir olur.
Sevginin kendi dışında başkasına yönelmesi ile dünya güzelleşir ve yaşanılası olur.
Kendi odaklı değil diğeri odaklı yaşamayı prensip hâline getirenler arzın muhabbet elçileridirler ve kulluğun hasını ortaya koyarlar.
Dini literatürümüzde “Îsâr” olarak ifadesini bulun bugün ise özgecilik olarak dilimize yerleşen bir hayat tarzını benimsemek ve icra etmek yüksek erdemlere tâlip olduğumuzu gösterir.
Bu ise kolay değildir, bedel gerektirir.
Dünyanın ateşin ortasında yaşadığı şu günlerde bu konuyu bir kere daha dört başı mamur bir şekilde düşünmemiz ve eyleme geçmemiz insanlığımız için kaçınılmaz görünüyor.
Ya Selâm!
27.11.2023