UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri minnet ve nimet ayrımını doğru yapanlar arasından çıkarlar.
Bu ayrıştırma onlar için çok belirleyicidir zira sonucu etkilemektedir.
Güzel ahlak yolunda yürüyenler kendilerini salah ehli olmak için planlamışlardır.
Kendileri başta olmak üzere yakınlarından başlayarak, akrabalarına, dostlarına, arkadaşlarına hasılı daha sonra tüm insanlığa esenlik elçisi olurlar.
İyilik onlar için kendilerinin sözünü edip yapmadığı bir husus değildir.
Onlar iyiliğin hem görünen hem de görünmeyen melekleri olmaya çabalarlar. Gerektiği zaman görülürler ama ihtiyaç yoksa da yardımlarını görünmeden yaparlar.
Burada iyiliklerinin dokunduğu kişileri incitmemek, rencide etmemek, mahcubiyet duymasına sebep olmamak ve ayrıca kendi nefsine pay kaptırmamayı ilke olarak benimsenmiş olduklarından ağırlıklı tercih ettikleri yöntem budur.
Güzel ahlak yolcuları dünyada Rabbimizin yaratmış olduğu tüm varlıklarla bir aile iletişimi içinde olmayı tercih ederler.
Onları yaban görmezler. Uzak bellemezler.
Bu sebeple kâinatta ne varsa tümüne karşı salih olurlar.
Gazaplarına, öfkelerine ve taşkınlıklarına ket vururlar. Hapsederler onları.
Gölgesinde oturduğu ve meyvesini yediği ağacı horlamazlar.
Suyunu içtiği çeşmeyi incitmezler.
Kışın üşümemek için üzerlerine çektikleri yorgana bile şükran hisleriyle doludurlar.
Bindiği atı incitmediği, hakkını gözettiği gibi arabasına cansız bir teneke yığını muamelesini reva görmez. Kedisine, köpeğine de aynı şekilde şefkatli bir sorumluluk ile yaklaşırlar.
Sadece kendilerine ait olmaları gerekmez, bilip bilmediği hangi varlık varsa tümüne aynı yaratıcının yarattığı evren arkadaşı mülahazası ile temas ederler.
Mühim olan husus şudur ki; bunu bir minnet duygusu uyandırarak yapmazlar.
Borçlandırmazlar.
Teşekkür bekleyerek iş tutmazlar.
Çünkü muhsindirler.
Yaptıkları her eylemi Allah öyle emrettiği için yaptıklarından tek odak noktaları burasıdır. Gayrısıyla hiç ilgilenmezler.
Bu yüksek erdem yolcuları yaptıkları şeyler her ne ise bunların bunlarının tümünü Rablerinin bir nimet olarak kendilerine lütfedildiğinin bilincindedirler.
Dolayısıyla Allah’ın kendilerine nimet olarak sunduğu, insanlığa ve diğer varlıkların yararına yönelik ifa ettikleri hizmetlerden dolayı Allah’ın kullarını borçlandırmazlar.
Allah için yaptıkları iyiliklerin hesabını onlara ödetmezler.
Ey hakikat yolunun minnet ve nimet ayrımını yapabilmiş kalbi uyanık yolcusu!
Sen de güzel ahlak yolunun mutlu bir yolcusu olmak istiyorsan eğer ihlastan el etek çekmemelisin.
Yaptığın, yapabildiğin her neyse onu sadece Allah emrettiği için yapmalısın.
Tüm bunları Rabbimizin bir nimet olarak sana ihsan ettiği şuurunu kaybederek emeklerini heba etmemelisin.
Sevap tahsilatçısı olmamalısın. Teşekkür alma budalalığına prim vermemelisin.
Başkalarını minnet altına sokarak kendilerini kötü hissettirmemelisin.
Salih olmanın ancak böyle mümkün olduğu bilincini pekiştirmelisin.
Yaptıklarımızı Allah için yapma zevkine ermenin kendisinin başlı başına bir mükafat olduğunu idrak etmelisin.
Nebi’lerin insanlığa tebliğ hizmetlerinden dolayı neden bir ücret istemediğini bu açıdan düşünmelisin. Ki, yaptıkların pekişsin ve sadece Hakk rızası üzerinde sabit kalabilesin.
14.08.2025