UZUN BİR KONUŞMAYDI. Yorulmuştum. Yine önemli ikazlar dinledim. Bu ikazlar bana kendimi yenileme fırsatları sunuyor. Bunu kabul ediyorum ama üzerimde önemli bir ağırlık oluşturduğunu da saklayamam sizden.
Bu gibi zamanlarda embriyo gibi oluyorum.
Doğum öncesi hâl yani…
Çekiyorum yorganı üstüme… İç titreyişlerimi bununla giderebileceğimi düşünüyorum.
Başarabiliyor muyum tamamıyla, hayır.
Yatıştırıyorum sadece… İnanın bu bile iyi geliyor.
Ne kadar sürüyor derseniz kestiremiyorum süresini… Konunun içeriğine, şiddetine göre değişiyor.
Bir de benim bu duruma ne kadar hazır olup olmadığımla bağlantılı…
İçimde evirip çevirdiğim, zihnimin çengellerinden bir konu ise süreç daha kısa oluyor. Kabullerimi, biriktirdiklerimi hallaç pamuğu gibi atıp beni orta yerde bırakacak, uğrunda yıllarca mücadele verdiğim, kavga ettiğim, yendiğim ve yenildiğim bir husus ise sarsıntı kısa sürmüyor.
Bu benim yorganı ne zaman üzerimden çekeceğimi belirliyor.
Tabiri caizse topu göğsümde ne kadar yumuşatabildiğimle alâkalı oluyor.
Benimle ilgili, hazmımla ilgili bir yanı var evet, ama aynı zamanda muhtevada önemli…
Düşünsenize.
Ustanla b
ir konuşma gerçekleştiriyorsun ama rüzgâra fena halde tutuluyorsun.
Rüzgâr çarpıyor hatta.
Bünyenin zayıf olduğu bir anına denk gelmişse direncin yetmiyor. Düşüyorsun aşağıya.
İşte bu durumlarda ben yorganla halvete giriyorum.
Onunla dertleşiyorum
Nefesimle ben onu ısıtırken, sıcaklığı ile o beni sarmalıyor.
Şefkatli bir ilişki…
Sarmalayıcı, sahiplenici.
Hem yorga
n onunla olan konuşmalarını kimselere anlatmıyor.
Mahremini kimselere açmıyor, seni mahcup düşürmüyor. Sırrını fâş etmiyor.
Yorgan örtücü, örtüyor seni…
Setrediyor.
Koruyor.
Geçen gün yine bu halde iken evrenlerin iftiharını düşündüm. İçimden salavatlar okudum. Muhabbetimi, aşkımı ilettim.
İmanımı tazeledim.
Fahr-i Kâinat Efendimiz ilk vahyi alıp evine döndüğünde “beni örtün” demişti.
Bu hâli geldi aklıma.
Demek bu hâli sevmemizde O’nun etkisi var.
Demek sığınmak hepimizin ihtiyacı…
İnsanın sığınağı ne kadar mühim imiş bir kez daha düşündüm.
Ailenin önemini bir kez daha zihnimde onayladım.
“Beni örtün” diyebileceklerinin olması ne çok şükür sebebi imiş, tekrar hatırladım.
Yorgan bedenimizi değil, yeri geldiğinde yorgunluğumuzu örtermiş.
Yorgan sırlarımızı, sakladığımız gülüşlerimizi, sebebini bilemediğimiz coşkularımızı da örtermiş.
Yorgan içimize akıttığımız gözyaşlarımızı dışa vuruşlarımızı örter.
İşte tüm bu nedenlerle yorganın altındayım.
Şu an hiç çıkasım yok. Henüz hazır değilim. Yorgunluğum tam geçmedi.
Beni kınamazsanız eğer biraz daha kalmak isterim.
http://www.habername.com/yazi-ugur-canbolat-yorgan-neyi-orter-12092.htm