UĞUR CANBOLAT
GAZETECİ ağabeyim ve dostum Şamil Kucur’dan işittim.
Üstad Fethi Gemuhluoğlu Anadolu’nun bağrından kopup gurbete tahsil için gelen fakir ama yetenekli, milliyetçi ve muhafazakâr gençlere burslar temin ederek sahip çıkan, onların yolunu açan bu kültürün önemli bir temsilcisidir.
Yazardır.
Düşünürdür.
Aksiyonerdir.
Mücadele insanıdır.
1975 yılında yaptığı “Dostluk Üzerine” hitabesini bilmeyen yoktur.
Elden ele, dilden dile dolaşmış, istifade edilmiştir.
Milyonları etkileyen bir manifestodur.
Onun himaye ve teşvikleriyle nice kalem ehli, gönül insanı yetişmiş ve bu toprakların insanı olarak dine, imana ve vatana hizmet etmiştir.
Bunu bilen hamiyet ehli insanlar gelecekte önemli etkileri olabileceğini düşünüp öngördükleri gençleri Gemuhluoğlu’na gönderirler.
Ki, bu kültüre bir harç daha konulsun ve batıdan esen yıkıcı rüzgârlara karşı set oluşturulabilsin.
Bu amaçla kabiliyetli bir genç üstada gönderilir.
Kendisini tanıştırırken adının “Hayati” olduğunu söyleyen bu delikanlıya merhum Gemuhluoğlu “Bende Memati” der.
Kardeşim Hayati uçmağa durup bu dünyadan elini eteğini çektiğinde gazeteci dostum bu anekdotu benimle paylaştı.
O günden beri zihnimde mıh gibi çakılı duruyor.
Kardeşimin adı gözyaşlarımın eşliğinde yüreğimden dilime her gelişinde hemen peşi sıra diğerini de telaffuz eder oldum.
Hayati, memati…
…
HAYATİ dirilik demek.
Canlılık demek.
Hay ve hayat kökünden geliyor.
Yaşamla ilgili olan hususlar manasını ifade ediyor.
Aynı zamanda önemli anlamına da barındırıyor.
…
MEMATİ ise mevt kökünden geliyor.
Mevt ölmek demektir.
Memat ölüm…
Memati ise ölümlü manasına geliyor.
Ölümlü dediğimizde vadesi olduğunu, tayin edilmiş bir süresinin bulunduğunu ifade etmiş oluyoruz.
Hakka yürümek, uçmağa varmak, Hakkın rahmetine kavuşmak, âlem-i cemâle göçmek, hayatın öte yakasına geçmek şeklinde kullanımları da var bunun halk arasında.
Hayat, dünya serüvenimizin ilk parantezi ise memat ikinci olan kapanış parantezi demektir.
İçindekiler ise oraya doldurduklarımız.
…
GEMUHLUOĞLU merhum isminin Hayati olduğunu söyleyen gence kendisinin ölümlü olduğunu hatırlatması elbette bir iman uyanıklığıdır.
Gönül rikkatidir.
Haşre ve neşre imanın en canlı kanıtıdır.
Mesele hayat ve memat parantezinin içini nasıl doldurduğumuzdur.
Oraya neleri layık gördüğümüzdür.
Ömür tarlasını nasıl sürdüğümüz ve ne gibi ürünler aldığımızdır.
Kimlere şifa dokunuşları yaptığımızdır.
Hangi dertlere ne gibi dermanlar ürettiğimiz, hangi merhemleri sürdüğümüzdür.
Açılan parantez elbet bir gün kapanacaktır.
Bu kaçınılmaz bir gerçektir hepimizin bildiği ama bir o kadar da gafil olduğumuz bir husustur.
Bildiğimizi bilmemezlikten gelmektir.
Bunu bilenlere ne mutlu.
Kapanacak parantezin şuurunda olup içini amel-i salih ile doldurmak saadetlerin en büyüğüdür.
Ölüme nişanlı olunduğunun bilincidir.
Bu dünyaya ne için gönderildiğimizin şuurunda olmaktır.
Bizler şükürler olsun ki, iman ehliyiz.
Kulluk çizgisinde yaşamanın Fahr-i Kâinat Efendimize olan bağlılığın bir önemli ifadesi olduğunun idrakindeyiz.
Yunus Emre Hazretlerinin ifadesiyle “Gitmeye geldik.”
Ve…
Bizler ölmek için doğarız.
Ve…
Yine doğmak için ölürüz.
Hayat ile mematı birleştirebilenlere muhabbetler olsun.
Memati olduğunun bilincinde olan Hayatil’ere de başta kardeşim olmak üzere hepsine binlerce selâm olsun.
Ya Selâm!
04.09.2022