BİR AVUÇ KÜLE DÖNÜŞTÜM

UĞUR CANBOLAT

BİR avuç küle dönüştüm de savurdun beni.

Oysa ellerinin arasında hep kor olmak isterdim.

Öylece kalmak isterdim.

Yakmak için değil seni ısıtmak için.

Her daim içini harlamak için.

Kardan, kıştan, soğuktan, sert esen rüzgârlardan sakınmak isterdim seni.

Oysa sen beni bir avuç küle dönüştürdün.

Ve…

Savurdun.

SAVURMAK bir savrulmanın neticesi miydi, bilmiyorum.

Yanmış olmanın simgesi miydi, onu da bilmiyorum.

Beni savururken savurduğun kendin miydin inan bunu bile tam idrak edemiyorum.

İçinde kaynayıp taşan duyguları paylaşmadın benimle.

Daima gözlerinden anlamamı bekledin.

Anladım bende çoğu defa.

Anlamaya çalıştım.

Gülücükler taşıdım gamzelerine.

Gözbebeklerini sürekli hârelendirdim.

Muştular sundum yüreğine.

Parmakların titrerdi adımı andığında.

Terlerdi avuç içlerin…

Kuşlar uçardı kalbinden, heyecanlanırdın.

Döşün kabarıp kabarıp inerdi.

Yerinde duramadığın için bir o yana bir buyana seğirtip dururdun mütemadiyen.

Sonra…

Sonrası karıştı trafik.

Ve…

Bir avuç küle dönüştürüp savurdun beni…

SONSUZLUK diledin belki de, kim bilir?

Bitecek olanlar varsa onlar bitmesin diye düşündün.

Bölünmeyelim, dağılmayalım, parçalanmayalım dedin.

Ve…

Bir avuç küle dönüştürüp savurdun beni…

ŞİKÂYETÇİMİYİM bundan dersen, asla müşteki değilim.

En küçük bir itirazım bile yok.

Senin avucunda kor olarak kalamasam da kül olmak benim için bir nimet.

Fırsat.

Övünç hatta…

Külü avuçladın çünkü.

Narin parmakların kavradı küllerimi…

Yere dökülmemem için nice vakit sıktın avucunu.

Heba etmek istemediğini buradan anladım.

Ayaklar altında ezilmemem için özen gösterdin.

Bu naiflik değil mi?

Elbette öyleydi, hiç kuşku duymuyorum bunun için.

Zerre miskal hem de.

O buluşup söyleştiğimiz derenin kenarına gidip dakikalarca sessizliğe gömdün kendini.

Gözlerin donuktu.

Ve ellerin soğuk mu, soğuk.

Bunu hissettiğim için kül olsam da ateşimi muhafaza etmeye çalıştım.

Ki, parmakların daha fazla üşümesin.

Nice sonra elini yukarıya kaldırarak parmaklarını serbest bıraktın.

Bir süre küllerimi seyrettin.

Neler geçti o sırada kalbinden tam bilmiyorum ama iyi şeyler olduğuna eminim.

Ağız hizana getirdin sonra ve tüm inceliğinle, zarafetinle son bir defa ısınmış nefesini üzerime saldın.

Üfledin.

Bir toz bulutu oluştu küllerimden…

Tüm zerrelerim üzerine kondu tek, tek…

Tane tane…

Evet, sen beni küle dönüştürdün.

Savurdun.

Ama ben yine sana savruldum.

Sana kondum.

Bir selam gibi, bir merhaba gibi…

Ya Selâm!

24.09.2022

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/bir-avuc-kule-donustum/713543

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir