Dijitalde Aktif, Hayatta Pasif Ev Gençleri

UĞUR CANBOLAT

HAYATI aktif yaşayan bir arkadaşımla geçenlerde katıldığım bir panelin çıkışında karşılaştım. Sevindik ikimizde. Uzunca sarılıp ayaküstü hâl hatır soruşumuz yeterli gelmemiş olacak ki öteden beri aramızda bir nevi şifre özelliği taşıyan cümleyi kurdu: “Demliğin hatırını sorsak mı, ne dersin?”

Doğrusu kendisiyle hasbihal etmeyi çok özlemiştim. Tavrından bir miktar içinin dolduğunu anlamıştım. Bizim sırrımız, demliği içimize boşaltırken içimizi dışımıza akıtmaktı. Bu sebeple “Demlik özlemiştir bizi, soralım hatırını” dedim.

Hep yaptığımız gibi kol kola girip sıcak esprilerle havanın soğuğunu ısıtarak Sultanahmet’ten Küçük Ayasofya’ya yürüdük. Sırtımızı tarihin sessiz konuşan duvarına yaslayarak çaylarımızı söyledik.

ARKADAŞIM gerçekten yerinde duramayan, çok hareketli bir insan. Hekimler bu hâlini görse rahatlıkla “Yetişkin Hiperaktivite” teşhisini koyabilirler. Aynı gün içinde beş faaliyete katılıp, notlar tutup, konuşmacılara terleten sorular sorup her birinin sonunda fotoğraf çektirip ayrılışı pek çoktur. Üstelik avare biri de değildir. İşi gücü var. Sorumlulukları fazla bir insan. Hiçbirini aksatmadan her birinin hakkını veren tanıdığım nadir insanlardan biri. Tuttuğu notları hep merak etmişimdir ama her nedense onları göstermekten özenle kaçınır. Razı olsa işime yarayacak belki programlara ve yazılara kaynaklık edecek nice özler yakalayacağım. Böylece bu talebimi buradan da çaktırmadan dile getirmiş oldum.

OTURDUĞUMUZDA “Hâlin nicedir imanım?” dedim.

Çok dertliği olduğu suali işittiğinde yüzünün aldığı çizgilerden anladım. Anlatmaya nereden başlayacağını seçmek ister gibi bir arayışı vardı. Sonunda kararını verdi ve şöyle dedi: “Ev gençleriyle başım dertte, ne yapsam sonuç alamıyorum.”

İki kız bir erkek evladı vardı. Onların üzerine ne kadar çok titrediğinin ve iyi eğitim almaları için gösterdiği fedakarlıkların yakın tanığıyım. Üçünü de iyi üniversitelere göndermiş hiçbir masraftan da geri durmamıştı. Ne talep etmişlerse fazlasıyla yerine getirmişti. Onların hayata katılmasını, aldıkları eğitimin hakkını vererek mesleklerini icra etmelerini ve bu yolla çok sevdiği ülkesine kendisi gibi hizmet etmelerini umuyordu. Ancak tam tersi olmuştu. Büyük bir hayal kırıklığı içindeydi.

Üç çocuğu da âdeta kendi odalarına kapanmışlardı. Hayata katkı anlamında en küçük bir istek ve çabaları yoktu. Dijital mecralarda alabildiğine aktif, hayatta ise inadına pasiflerdi. Bizi demliğe götüren altından kalkamadığı derdi buydu.

“İmanım” dedim “Bu bir tek senin çocuklarda yok ki. Son yılların gençlerini kuşatan amansız bir bela. Adına da ‘Ev Gençleri Sendromu’ deniyor.”

GERÇEKTEN ebeveynlerin tam olarak ne yapacaklarını bilemediği son yılların en büyük kâbusu bu.

Arkadaşımın çocuklarından farklı olarak büyük bir bölümü okumaya, tahsil görmeye, bir meslek edinmeye karşı aşırı soğuklar. Mezun olup eline diplomasını alanların mühim bir kısmı da ne çalışıyor ne de iş aramak gibi bir çabaları var. Ekonomik olarak ailelerine zorunlu bir bağlılıkları var ve bundan eskiden bizim nesillerde olduğu gibi “Bu yaşta ebeveynden harçlık almaya utanıyorum” gibi bir mahcubiyetleri söz konusu…

Bu konuya kafa yorup üzerinde çalışan uzmanlar ülkemizde 15-24 yaş arası 3 milyon ev gencinin olduğunu tespit ediyorlar ki, gerçekten korkunç bir oran.

Dijitalde aktif ama hayatta pasif olmayı tanımlayan “Ev Gençleri Sendromu”na yakalanmış olanlar evde ellerinde kumanda, telefon veya tablet ile umarsızca vakit öldürüyorlar.

KENDİLERİNE konu sorulduğunda cevabı anında yapıştırıyorlar.  Bir kısmı tahsilini gördüğü alanıyla ilgili iş bulamadığını ifade ederken bir kısmı da haftanın altı günü bunca trafikle cebelleşip verilecek maaşla işe başlamanın mantıklı olmadığını savunuyorlar. Burada elbette ebeveynin ilk çocukluk evrelerinden itibaren evlatlarına emek vermeden her şeyi hazır sunmaları ve bunun sevgi olduğu anlayışı gibi yanlış bir şema var. Bu “Hazır bulma” alışkanlığı sebebiyle çabalamayı, emek çekmeyi, mücadele etmeyi anlamsız buluyorlar. Çünkü bugüne kadar tüm ihtiyaçları hatta ihtiyaç olmayanları bile aileleri tarafından bedelsiz karşılandı. O sebeple ev gençleri kendilerini dâhi görebiliyor ve yüksek fikirlerinin olduğuna inanıyor genelde. Dolayısıyla sıfırdan veya en alttan başlayarak tecrübe edinip mesleğinin en iyisi olduktan sonra feraha kavuşma gibi uzun vadeli planları aptalca görüyorlar. Anne babalarını bu hususta kınadıkları da görülüyor. Onları köle zihniyetli olmakla itham edebiliyorlar. Dolayısıyla en kısa ve kestirme yoldan zengin olabileceklerine inandıkları fikirlerin peşine düşüyorlar oturdukları yerden.  Sanal dünyada zahmetsiz bir şekilde bir şeyler kotarıp hızlıca zengin olmanın hayalindeler.  Sınırsız internet ve bazı sosyal platformlara üye olmayı yeterli gördüklerinden iş aramaya tenezzül etmiyorlar. Sonuç hüsran tabi… Ardından aile çatışmaları kaçınılmaz oluyor ve sınıf savaşları başlıyor.

ZORA gelemeyen, engelleri aşamayan bu gençlerin psikolojileri, anlayışları, hayata bakışları, hayalleri farklı. Gençlerin gençleşemeyip çocuk kalmalarının, sorumluluk alamayışlarının elbette eğitim sistemindeki yanlışların tıkayıcı oluşu da var. Bizim ifadeye güç yetiremeyeceğimiz nice başka sebepleri de. Ne olursa olsun gençlikten tekrar çocukluk dönemine avdet eden, özgür bir iradeyi ortaya koyamayan, çabalamayı göze alamayan, konfor alanını her şeyin üstünde tutan, kısmen mahcup olsa bile daha önce sağlanan imkanların devamını istemeyi hakkı gibi gören bu nesil üzerinde herkes bir hâl çaresi düşünmeli. Kendileri de tabi.

DERT büyük ve hepimizin az çok başında.

Çaylar dolup boşaldı ama arkadaşımın kederi tamamen izale olamadı. İnsanın en fazla duygusal yatırım yaptığı alan elbette evlatları. Dolayısıyla kabulü hiç kolay değil. Herkesi tek tip fertlere dönüştüren eğitim sistemimizin payı da azımsanamaz. O sebeple tüm yükü ebeveynin omuzlarına bırakmak insafsızlık olur. Ancak elbirliğiyle çoğunlukla dijital dünyada aktif olup internet, video oyunları, sosyal medya ve çevrim içi içeriklerle vakit geçiren ev gençlerine de çözüm sunmaya mecburuz büyükler olarak. Yaşarsak eğer daha önce bilmediğimiz nice yeni problemlerle karşılaşacağız kim bilir? Çağı yaşamak mı diyorduk buna dostlar!

Ya Selam.

17.02.2025

https://www.istiklal.com.tr/dijitalde-aktif-hayatta-pasif-ev-gencleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir