UĞUR CANBOLAT
ÖYLE diyorlar.
Bir çocuk ya da hayvanın hiç durmadan oradan oraya koşturup her şeyi yapıp dökmesine…
Düşündüm de yaşadığımız hayat bu tanıma pek de uzak gelmedi.
Daha evvel yapıp ettiğimiz ne varsa iyilik, güzellik, dostluk adına gün geliyor şımarık çocuklar gibi yine kendimiz kırıp döküyoruz.
Hem de öyle sessiz, sakin bir şekilde değil.
İçinden çıkılmaz bir hâle getirerek.
Tamiri neredeyse mümkün olmayacak şekilde yapıyoruz bu tahrip işlerini.
Yıkmak kolay, yapmak zordur.
İmar her zaman güçtür.
Hele de bu imar işleri yıkılan gönüller, kırılan kalpler, dağılan dostluklar, harap edilen hâtıralar konularında ise daha bir zor oluyor.
Tam bir embeleşik durumu yani!
Ne diyelim?
Farkında olmak ilk adım sanırım.
Uzun bir süreci göze almak da ikinci aşaması işin.
Ne yapıp etmeli, embeleşik duruma düşmemeliyiz.
…
DÜNYA tam bir embeleşik…
Hele de şu sıralar.
Histerik kölük müptelası olan kimi ülke yöneticileri hırslarından başka bir şey düşünmüyorlar.
İktidar olma hırsı, dünyaya hâkim olma histerisi gözlerini değil sadece kalplerini de karartmış.
Kırıp geçiriyorlar.
Bombalıyorlar.
Ne masum çocukları hesap ediyorlar ne de biçare ihtiyarları…
Dolayısıyla diğer canlıları da hiç hesaba katmıyorlar.
Modernlik olarak öne sürüp pazarladıkları kimi görüntüler ise nefislerini cilalamaktan öteye gidemiyor.
…
HUSUSİ alemimize baktığımızda durum farklı mı, peki? Ne gezer.
Burada da lime lime dökülüyoruz.
Aileler muhabbetin sıcaklığını çoktan yitirdiğinden ebeveynlerde embeleşik vaziyetindeler.
Şımarıklığın haddi hududu yok.
Ego savaşlarında herkes birbirinin boğazına yapışmış durumda.
Canım dediklerinin canını almanın derdine düşmüş.
…
KONFORMİZM tam bir embeleşik hâli.
Hoyratlığın Himalaya dağları…
Yüklerde kanat açılıyor.
İsteniyor ki herkes bana hizmet etsin ve bu asla aksatılmasın.
Konforum riske gitmesin.
Başkalarının yorgunluğu, alın teri mi dediniz…
Ne ehemmiyeti var. Önemli olan bizim konforumuz.
…
DÜNYA bu kadar embeleşik olmuş muydu daha önce, bilmiyorum.
Ama durum vahim.
Bu kadarını yorgun küre daha ne kadar kaldırabilir ki…
Mazlumun ahını asuman daha ne kadar dinelemeye tahammül edebilir bilinmez.
Demem o ki, gelin yeniden düşünelim.
Merhameti hatırlayalım. Güzellikleri hatırımıza getirelim. Rabbimizin lütfettiği nimetler üzerinde düşünelim.
Zulümden ırak duralım.
Kalbimizi yeniden keşfedelim ve embeleşik şımarıklığından rücu edelim.
Kalbimizi tekrar keşfetmek insanlığımız keşfetmek olacak.
Unutmayalım!
18.06.2025