KENDİNİ OKUMA SORGULAMASININ PRENSİPLERİ

Bu sayfada hiç aksatmadan tam yüz altmış dört haftadır “Tenha Sohbetler” röportajları seri halinde devam ediyor. Alanında uzman hekimler, psikologlar, toplum insanları, yazar, çizer ve şairlerin görüşlerine yer verildi. Sorular soruldu, cevaplar alındı ve sizlerle paylaşıldı.

Bugün bir farklılık söz konusu olacak. Soruyu soran ile cevabı veren aynı kişi olacak. Yani kendimizle söyleşeceğiz.

UĞUR CANBOLAT

Geçtiğimiz hafta iki kitabınız çıktı. Neden böyle?

-Esasen Akıl Fikir Yayınları yetkilisi Fatma Ersem Yargıcı önceliği “Ahlak-ı Hasene Yazıları- Güzel Ahlak Yolculuğu” kitabına vermişti. Ramazan ayına yetiştirilmesi planlanmıştı. Değişik sebeplerle hazırlanmasına rağmen yetişmemişti. Bunun üzerine bekleyen diğer dosya “Kendini Okuma Sorgulamaları- Eğri Çizgiyi Doğru Devam Ettirme” üzerinde çalışıldı. Yayına hazır hâle getirildi.  Ben bu kitabı beklerken yayınevi bana sürpriz yaptı ve iki kitabı birden yayınladı.

“Güzel Ahlak Yolculuğu” güzel bir isim. Kaç sayfadan oluşuyor kitap?

-Bu kitap 156 sayfa. Minik ve zarif. İsmi gibi kitap da şık oldu. Konuya uygun sade ve anlaşılır bir kapak olması için emek veren H. Nigar Aydemir’e teşekkür etmeliyim. İki kitabın kapağı da kendisine ait.

Klasik, bildiğimiz bir ahlak kitabı mı?

-Hayır. Kalbi imanla nurlanmış kişilerin hayat anlayışı daha geniş bir çerçeveye oturuyor. Hayat güzel ahlak için bir uygulama sahası. Ahlâk-ı hasene erleri de bu sahanın iman nöbeti tutan ribatları mesabesinde. Sınır boyunda nöbet tutuyorlar. Gelebilecek her saldırıya karşı uyanıklar. Bu aklın dikkati ile gönlün rikkatini birleştirip hayatın tüm sahalarında birlikte eyleme koymayı gerektiriyor. Bu bakımdan kitaptaki anlatımlar sahadan yani günlük yaşam pratiklerinden hareketle ele alınıyor.

Bu, yaşamın her alanı ve her alanını ilgilendiriyor o zaman, öyle mi?

-Aynen öyle. Bu ahlak yolculuğu rehaveti kabul etmiyor. Yorgunluğa prim vermiyor. Kesintiye uğratılamıyor. Belirli saatlere veya alanlara tahsis edilemiyor. İman nöbeti olduğundan sürekli vahiyle irtibatlı olmayı, sadakat ilişkisini ve dirilmeyi zorunlu kılıyor.

Kitapta sürekli “Kendilik Bilinci” vurgusu yapılıyor, neden?

-Yüksek erdem sahibi olmak ve bunu derinleştirip sürdürülebilir tutmak için vahiyle kişinin kendilik bilinci kazanması gerekiyor. Kendisinin farkına varması ve sorumluluğunu yüklenmesi mecburi. Ezberlerden kurtulmak, ön anlama ve ön yargıların prangalarından boynunu kurtarmak için kendilik bilincine ulaşmak gerek. Bu şuur dirilişini gerçekleştiremediğimiz vakit zamana yenik düşüyoruz. Yavaşlıyoruz. Tökezliyoruz. Düşüyoruz. Dilimizdeki ezberler de bizi kurtarmıyor zira anlamlarına vakıf değiliz. Bu sebeple kişinin kendi varlığının şuuruna ermesi güzel ahlak yolculuğu için mühim bir şart.

Güzel ahlak denilince ilk akla gelen Fahr-i Kâinat Efendimiz değil mi?

-Kesinlikle öyle. Vahyin dirilten nefesini Efendimizin mübarek uygulamalarında buluyoruz. Şaşmaz ve sarsılmaz örneğimiz odur. Yine Ehl-i Baytin ve Sahabe-i Güzin Efendilerimizin yorum ve uygulamaları yürüyüşümüz için önemli. Değişmez asılların neler olduğunu onlardan görüp öğreniyoruz çünkü.

Diğer kitap “Kendini Okuma Sorgulamaları Eğri Çizgiyi Doğru Devam Ettirme” daha hacimli…

-Evet. Üç yüz altmış beş sayfa.

Kendini okuma eylemi sorgulamalarla mı yapılmalı?

-Kesinlikle. Bu diğer kitabın ana teması olan kendilik bilincine ulaşma arzusunun bir unsuru. Sorular ve sorgulamalar bizi uyandırıyor. Sarsıyor. Yeniden düşünmeye davet ediyor ve her meseleyi analize tabi tutmayı, kritik etmeyi mecburi kılıyor. Bu yapılabildiğinde ısrarla eğri çizgiyi devam ettirme inadından bizi vazgeçiriyor. Zor mu, evet ama imkansız değil.

Kendini okuma o zaman her hal ve şartta gerekli, öyle mi?

-Kesinlikle öyle. Kendini okuma insan olarak en büyük ve vazgeçilmez görevimizdir. Bu olmadığı takdirde hayatın anlamının keşfedilip anlaşılamayacağı gibi hayata anlam katma eylemi de asla gerçekleşmeyecektir. Dolayısıyla kendini okuma sorgulaması bir var olma faaliyetidir. Hayata anlamlı bir tutunmadır. Diriliştir. Kendinden kendini doğurma fiilidir.

Az önce zordur dediniz, neden zor?

-Zor çünkü o güne kadar öğrendiğiniz, inandığınız, emek verdiğiniz, kendinizi onlarla tanımladığınız, amel ettiğiniz nice bilginin yanlış veya eksikliğini kabul edip onları terk etmek irade ve hakikat tutkusu gerektiriyor. Emeklerin boşa gittiği görülüyor. Nasıl kandırıldım böyle duygusu oluşuyor. İster istemez öfke ve kızgınlık oluşuyor. Geçmiş günlere acıyor ve ağlatıyor. Birdenbire sıfırlanmış olduğunuzu ve sizi kullandıklarınızı görüyorsunuz. Tüm bu olumsuz duygu ve düşüncelerden sıyrılıp, psikolojik sorunlara yakalanmadan kendinizi yeniden vahiyle inşa etme gayreti ve azmi gerekiyor. Yeniden başlamak evet her zaman zordur ama finali doğru yapmak için bir o kadar da kaçınılmaz.

Kendini sorgulamalarla yenileyenle eski kalan arasında ne gibi farklar var?

-Kendini yenileyebilen insan çevresine solmuş, pörsümüş değil taze bahar tomurcukları ikram eder. Gerileyen insanlığımıza ışık tutar. Bayatlayan ezberlerimize tevhit aşısı yapar. Duraklayan aklımızı vahiyle harekete geçirecek veriler sunar. Hissiyatını kaybeden kalbimize Fahr-i Cihan Efendimizden can suyu ikram eder. Eski almak ise bunların tam tersini ifade eder.

Bir dirilişten bahsediyorsunuz sanki. Diriliş ne ile olur peki?

-Elbette Rabbimizin Efendimiz yoluyla bizlere gönderip örneklemesini temin ettiği vahyin diriltici nefesini içimize çekmekle olur diriliş. Bunu sahih bir şekilde gerçekleştirebilmenin yolu da elbette kişinin sağlıklı ölçülerle kendini okumayı başarmasıyla mümkündür. “Eğri Çizgiyi Doğru Devam Ettirme” kitabı kendi hacmince işte bunu amaçlamaktadır. İfade kudreti miktarınca tabi.

Kitapta yer alan sorgulamalar nereye yönelik tam olarak?

-Burada yer alan tüm yazılar ve sorgulamalar evvela içeriye, içimize yöneliktir. Harice değildir. Bu sebeple okunurken muhatap karıştırılmamalı, hedef şaşırılmalıdır. Başkasına söylenen sözler değildir. Sesli bir iç muhasebe yolculuğudur. Vahiyle olan kopuşumuzu gidermek için mütevazi bir kendini okuma prensipleri oluşturabilme arzusudur.

Kendini Okuma Sorgulamalarının Bazı Prensipleri:

  • Dünde kalmayıp bugünü yaşamalı. Çağın imkânları doğru kullanılmalı.
  • Veriye ve sağlam kanıta dayalı düşünme becerisi kazanılmalı.
  • İnanç oluşturmak değil tevhide dayalı imana ulaşmak hedeflenmeli.
  • Yüce kitabımızın kıraati ile beraber tilavet edilmesi de başarılmalı.
  • Kur’an-ı Kerim’in soru âyetleri incelenip sorgulama biçimi kavranılmalı.
  • Sorgulamanın Kur’an’ın emri olduğu benimsenmeli ve bunu içeren âyetler analiz edilmeli.
  • Kur’an’ın ana kitap olduğu bilincine ulaşılmalı ve başkalarından buna eş sayılmadan yararlanılmalı.
  • Sevgili Peygamberimizin mübarek hayatındaki umdeler iyi tespit edilip yaşama taşınmalı.
  • Soru sorma ve sorgulamanın sünnet olduğu şuuruna ulaşılmalı.
  • Kur’an’da anlatılan Nebi’lerimizin kıssaları tahlil edilerek sosyolojik ve psikolojik gen haritası çıkartılmalı.
  • Atalardan gelen her gelenek değil maruf olanlar tercih edilmeli.
  • Cesaret elden bırakılmamalı ve kınayıcıların kınamasından çekinilmemeli.
  • Ön kabul ve önyargılar terkedilmeli.
  • Her konu ve durumda ifrat ve tefritten kaçınılıp denge esas alınmalı.
  • Kendilik bilincine ulaşmanın zorlu bir yolcuk olduğu bilinip kabullenilmeli.
  • Hayat kıyamında neyin asıl olması gerektiği doğru tespit edilmeli ve sabiteler oluşturulmalı.
  • Yüceltmenin de yermenin de aşırısından kaçınılmalı, adalet esas alınmalı.
  • Müşahede konusu çözümlenmeli ve hayata şahit olunmalı.
  • Zayıf yanlarımız güçlendirilip, kuvvetli yönlerimiz pekiştirilmeli.
  • Kendine meydan okumak başarılabilmeli.
  • Endişe ve korkularla yüzleşmekten kaçınılmamalı.
  • Mükemmel olmak başarılamazsa bile sahih olmak başarılabilmeli.
  • Mevcut bilgilerle yetinilmemeli ve ilim yolunun sonsuzluğu kabul edilmeli.
  • Kelime ve kavramlar üzerinde sabırla kazı çalışmaları yapılmalı.
  • Anlam arkeoloğu olmak için kendimizi ancak sebatla inşa edebileceğimiz unutulmamalı.
  • Kibir belası ve kesret illetinden sakınılmalı.
  • Vekalet akılla yol alınamayacağı bilinmeli ve akıl nimetinin gereği yerine gerilmeli.
  • Kalbin hakkı verilmeli duygusallık ile değil duygu ile hayat anlaşılmaya çalışılmalı.
  • Fenomenlere değil hayatın gizli gerçek erlerine itibar edilmeli.
  • Mistik mitomanlara karşı uyanık olunmalı.
  • Besmele ile her an yaratıcımızla çevrim içi olmalı, Allah yokmuş gibi yaşamamalı.
  • Çifte meşruiyet talepleri sonlandırılmalı, ana kaynak ve onun uygulayıcısı esas kabul edilmeli.
  • Cahilleştirme operasyonlarına karşı kalbi uyanıklığa erişilmeli.
  • Çeldiricilere karşı önleyiciler her an hazır bulundurulmalı.
  • Değişim körlüğü hastalığından acilen çıkılmalı.
  • Denge sıralamasındaki yanlışlar giderilmeli, öncelikler fıkhı kavranmalı.
  • Doğruya en çok benzeyen yanlışlara karşı iman uyanıklığına kavuşulmalı.
  • Eleştiriyi düşmanlık olarak algılamamalı ve onlardan yararlanılmalı.
  • Eylem ödevleri konusunda zihinsel netliğe ulaşılmalı.
  • Olgunlaşmanın bir süreç olduğu bilinip bu yolda yürünmeli, gelişime açık olunmalı.
  • Olumsuz içsel ve dışsal etkiler bilinmeli ve gerekli önlemler alınmalı.
  • Kişisel gelişim ve kariyer kadar mânevî gelişim de önemsenmeli.
  • Tartışmaya girilecekse ilgili konuda en az muhatap kadar mevzuya vakıf olmak önemsenmeli.
  • Duygusal zorluklarla baş etmek için formüller geliştirilmeli.
  • Karamsar düşüncelerin etkisinden çıkılmalı, ümit esas alınmalı.
  • Kendisi üzerinde düşünme becerisi kazanılıp devam ettirilmeli.
  • Bireysel kişilik analizi ve karakter tahlilinden kaçınılmamalı.
  • Kendine yabancılaşma riski hesap edilmeli ve gereği yapılmalı.
  • Kendini kandırmanın insanlık tarihi kadar eski olduğu kavranmalı ve bundan uzak durulmalı.
  • Hayır demenin hayır getireceği yer ve zamanlarda bundan çekinilmemeli…

—————————————–

Kitapta yer alan çarpıcı başlıklar var. Bu bile kendi içinde ayrıca anlamlı mı?

-Evet, öyle olduğunu düşünüyorum.

Alabilir miyiz, bazılarını en azından…

-Tabi. Allah’ı ihmal etmeyelim, Allah’ı sever gibi sevmek, Ahlak bekçilerinin ahlakiliği, Anlamadan okuduğun kitap var mı, Aslandan ürküp kaçanlar, Ateş dolu çukurların kenarındayız, Çifte meşruiyet arayışları, Âlimler neyin varisidir, beklentiyi doğru yönetmek, Bilme hakkı, Boş kalp sendromu, Cahilleştirme operasyonları, Cevaplanmamış soruların cehenneminde yaşamak, Çeldiricilere karşı önleyiciler, Dehşet dengesi, Değişim körlüğü ve iman tökezlemesi, Doğruyla bezenen yanlışlar, Düşünmeme günahı, Eylem ödevleri, Firavun’un evinde mümin olmak, Gevşememe teknikleri, Hakikat senin tekelinde mi, Hayalet kalp sendromu, Histerik kötülük, Hür olanlar ancak ibadet edebilir, İkonik yaşam, İmmatür kişilik ve savunmalarımız, İman kırılganlığı, İstikamet şaşkınlığı, Kalbin krizleri, Kesintisiz güç kaynağı, Mental cehennemler, Aksiyolojik kriz, Korkaklar aklını kullanmazlar, Cahil kararlılığı, Cellat düğümü, Mistik mitomanlar, Dindar görünümlü şaşkınlıklarımız, Darboğaz probleminde boğulmak, Hayatın sehiv secdesi, Hapsetme yöntemi ve kötü gardiyan, Fenomen üslubu ve mistik reklamlar, Hipnotik hikayelerin mağduruyum, Gri alanın katli ve ütopik dindarlık, Duygusal tansiyon, Zıt Tamamlayıcılık, Kendini İbrahim’i olmak ve put kırıcılık, Merkezlenmek, Kirletilmiş bilgi ve mana hokkabazları, Mecazla örselenen hakikatler, Ön anlamalar sorunu, Olgusal gerçeklik, Özgürlük yükü ve boyunduruklarımız, Nefrete yenik düşen masumiyetimiz, Narsistik yatırım kuyusunda boğulmak, Patojen hisler, Yelkenci disiplini, Yol hipnozu, Şeytanın algı yönetimi ve vahyi, Teslim olma kusurları ve vekaletle düşünme, Somutlaşmamış anlamların sahte kahramanlığı, Taklitçi sendromu, Optik çarpıtmalarımız, Sazan sarmalına yakalanmak, Kibir obezliği, Yalancı pozitif, Terk farzları, Yorum savaşları ve mutlaklaştırma çıkmazı.

Kitaba ulaşmak nasıl mümkün olacak?

-Akıl Fikir Yayınlarından internet üzerinden alınabileceği gibi diğer internet satış sitelerinden de erişmek mümkün.

18.06.2025

https://www.istiklal.com.tr/kendini-okuma-sorgulamasinin-prensipleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir