SEÇİMLERİN EN ZORU BUDUR. Ham ve hası birinden ayrıştırmak incelik ister.
Gönül i
nceliği,
İyi bir a
naliz… Sadece gözle görmek yetmez, yürekle de görmek gerekir.
Ustam bu durum için feraset diyor.
Eskiler böyle derlermiş…
Bizler genellikle baş gözümüzle baktığımız için görmemiz gerekenleri göremiyoruz.
Ormana değil ağaca odaklanıyoruz.
Hem aile, hem iş hem de sosyal hayatımızda ham ve hası birbirinden ayırt etmek önemli.
Ham ile hasın
yerleri karıştığı zaman onulmaz dertler yola çıkmışlar demektir.
Ateşlere yandığının resmidir bu.
Algıda seçicilik olarak psikologların tariflediği husus bu durumu ne kadar karşılıyor bilmiyorum.
Ama ben onu da önemsiyorum.
Ham nedir?
Hangi davranışlar hamlık işaretidirler?
Hamlık doğuştan getirilen bir şey midir, genetiğimizde var mıdır yoksa öğrendiğimiz, taklit yoluyla edindiğimiz, ya da pekiştirdiğimiz bir durum mudur?
Has nedir?
Kime has denir?
Hasın davranışları ham ile kıyaslandığında nasıl farklar ortaya çıkmaktadır?
Hemen has olunur mu?
Hangi rehberler nasıl bir eğitimle bizleri has olma yoluna sokar ve yürütürler?
Biz gerçekten has olmak istiyor muyuz?
Ham kalm
aya eylemlerimizle çalışırken sadece dilimizle mi has olma lakırdıları yapıyoruz?
Ne zaman yekindik en son hamlıktan haslığa yola çıkmak için?
Hangi hamlık hallerimizi geride bıraktık ve şu an hangileriyle mücadele etmekteyiz?
Ah ben bile yoruldum anlatırken…
Derken ustam imdadıma yetişti yine… Sormak iyidir dedi. Doğru soru insanı menzile ulaştırır.
Doğru soru sormak hasların işidir hamların değil.
Ham beyniyle, yani nefsiyle soru sorar. Maksat gerçeği bulmak değildir. Soru sorma sporu yapmaktır, avunmaktır. Doğru soru can acıtır, cevapların yaptırımları vardır. Doğru soru konfor bozar. O nedenle hamların doğru sordukları sorduğu görülmemiştir. Onların işi bulandırmaktır.
Haslar acısını çektiği sorular sorar. İhtiyacı olduğu soruyu sorar. Acısını çektiği, rüyasını gördüğü, sızısını içinde taşıdığı soruyu sorar. Kendisi için sorar. Başkaları için sormaz. Başkası öğrensin diye sormaz. Ne çok şey biliyor görülsün, fark edilsin diye sormaz. İlmini, bilgisini, cesaretini, atılganlığını göstermek için sormaz.
Ham herkesin içinde sorar, has tenhada…
Ham uzata, uzata sorar. Hatta cevaplayanın cevabı bitmeden bir daha sorar. Yetinmez örnekler verir. Başkalarına sorup aldığı cevapları nakleder, bunlara yorum ister gibi bir daha sorar.
Ham imtihan etmek maksadıyla sorar, has yaşamak için sorar.
Ham uzun cevaplar ister. Has aldığıyla yetinir.
Hamın yolculuğu dışarıya, hasın yolculuğu içeriyedir. İstikametleri farklıdır.
Usta d
ediğin böyle olmalı. Muhteşem bir şekilde anlattı.
Sustum.
Ham olsam da hamlık yapmak istemedim.
İçimden sadece şunu geçirdim. Kim ham, kim has sorusundan bile anlaşılıyormuş. Daha dikkatli olmalısın.
http://www.habername.com/yazi-ugur-canbolat-ham-nasil-sorar-has-nasil-sorar-12095.htm