Uzun zamandır kendisini takip ediyorum. Üsküdar’da cuma akşamları dostlarla bir araya geldiğimiz “Muhabbet Bağı” meşklerinde gitarıyla eşlik ettiği de oldu.
Güzel konuşma, doğru telaffuz insana bulunduğu ortamlarda güç verir. Özgüvenini besler. Bu duyguyla birleşen lisan lezzeti insana doyumsuz bir haz sunar. Dinlemeye doyamazsınız. Kelimeler kalbin sesi olduğundan onlara gönül verdiğinizde sizi lisan toprağında yoğurur ve güçlü bir çınarın kökleri gibi geçmişinize taşır, atalarınızın duygu dünyasına aşina kılar. Bu aynı zamanda bir var olma biçimidir. Medeniyetlerin temeli dil ile atıldığından ve lisan, geçmişinizle aranızda bir köprü vazifesi gördüğünden sizi mensubu bulunduğunuz medeniyetin temsilcisi kılar. Kısacası mesele çok mühimdir. Kısırlaşan lisan zevkimiz ve azalan kelime hazinemiz sebebiyle zengin dedelerin fukara çocukları olarak kalbimizin ıstırabını Seslendirme ve Dublaj Sanatçısı, Diksiyon Eğitmeni ve İçerik Üreticisi, Eğitimci Ayşe Nurcan Aktan ile sizler için konuştuk.
UĞUR CANBOLAT
———————-
Sizi kısaca tanıyarak başlayabilir miyiz?
-Elbette. Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. Seslendirme ve dublaj alanında çeşitli projelerde yer alarak metinlere anlam ve duygu katan sesler kazandırıyorum. Bu alandaki deneyimim, diksiyonun seslendirme ve dublaj için temel olduğunu kavramamı sağladı. Aynı zamanda, diksiyon eğitmeni olarak bireysel ve kurumsal eğitimler veriyor; doğru nefes kullanımı, vurgu, tonlama ve artikülasyon üzerine uygulamalı çalışmalar yapıyorum.
Diksiyon, seslendirme ve dublaj konularında çeşitli içerikler hazırlayarak, bu alanlardaki bilgi ve deneyimimi daha geniş kitlelerle paylaşıyorum.
İnanıyorum ki, “Ses ve kelimenin gücü, etkili iletişimin temelidir.” Bu doğrultuda, sesini geliştirmek isteyen herkese destek olmaktan mutluluk duyuyorum.
İnsanın dil ile olan ilişkisini nasıl tanımlarsınız?
-İnsanın diliyle ilişkisi, kendini ifade etme biçimidir. Dili nasıl kullandığı, nasıl anlaşıldığını ve dünyayla nasıl bağ kurduğunu belirler.
Bu ilişkinin temelinin çocukluk çağlarında atıldığını söyleyebilir miyiz?
– Evet kesinlikle söylenilebilir. Dilin öğrenilmesi, doğru telaffuzun yerleşmesi ve iletişim alışkanlıklarının şekillenmesi bu dönemde başlar. Bu yüzden erken yaşta edinilen dil deneyimleri, ileriki yaşlarda ifade becerilerini doğrudan etkiler.
Evde ebeveynin konuştuğu dil, sokakta konuşulan ve okulda olan ile ortak noktayı çocuklar nasıl buluyorlar?
-Çocuk, evde duyguların diliyle, sokakta akran diliyle, okulda kurallı dille karşılaşır. Zamanla bu üç dili harmanlayarak kendine özgü bir ifade biçimi geliştirir. Bu şekilde hangi ortamda nasıl konuşması gerektiğini sezgisel olarak öğrenir.
Milletçe sahip olduğumuz sağlam söz varlığı dile aşina olmadığımızda zayi mi oluyor?
-Çok güzel bir noktaya temas ettiniz. Milletçe sahip olduğumuz zengin söz varlığı, dile aşina olmadığımızda zamanla silinir, unutulur. Aşina olunmayan kelime, kullanılmayan kelime; kullanılmayan kelime ise kaybolan kültürdür.
Sürekli az sayıda sözcükle konuşmanın ve teknolojik dilin günlük akışta hakimiyet kurmasının ileride ne gibi problemler oluşturabilir?
-Hep aynı kelimelerle konuşa konuşa, zamanla ruhumuzun renkleri solar. Teknolojik dilin soğukluğu gündelik dile yerleştiğinde, duygulara, derin düşüncelere yer kalmaz. Oysa kelimeler, kalbin sesidir. Onlar eksildikçe, biz de eksiliriz.
Malum artık seslendirilmiş eserler bulmak çok kolay ve bunlar fazlaca mevcut. Siz bir diksiyon eğitmeni olarak bizzat kitaptan okunmasını mı yoksa dinlenilmesini mi öncelikli bulursunuz?
– Sesli kitaplar elbette değerli, özellikle dinleme becerisini geliştirmek ve kulağı güzel Türkçeye alıştırmak için. Ama sözcüklerin ritmini ve sesini keşfetmenin en etkili yolu okuyarak kurulan bağdır. Okumak, sadece anlamak değil; dili ağızda tartmak, sesinizdeki alçalmaları, yükselmeleri ve duyguyu, zihinde duymaktır. Bu yüzden dinlemek destekleyici olabilir ama asıl temel kendi sesinle, metne dokunmaktır.
Köklü bir telaffuz sorunumuzun olduğunu düşünüyor musunuz?
-Evet, telaffuz sorunumuz var.
Peki, bu telaffuz probleminin oluşmasında kelime köklerinin bilinmemesinin, lügat bilgisinden yoksun olmanın ne ölçüde olumsuz etkisinin olduğu fikrindesiniz?
– Kelimenin yapısı, kökü ve anlamı bilinmediğinde, kişi o kelimeyi sadece duyduğu gibi tekrarlar. Bu da genellikle yanlış telaffuzlara yol açar. Sınırlı kelime bilgisi, konuşma sırasında zengin sözcükler kullanmayı engeller. Bu da kişinin konuştuğu dili yüzeyselleştirir. Yeni ve daha zor kelimelere karşı bir soğukluk hissi oluşur. Kelimelerin kökenini bilmemek, dili yüzeyde yaşamak demektir. Bu da telaffuzda hatalara, ifade gücünde basitliğe ve konuşmada sıradanlığa sebep olur.
Eskiden dedelerimiz, ninelerimiz ocak başında bizleri uyutmak için masallar anlatırlardı. Hayal dünyamızı beslerlerdi. Bunun artık olmayışı da bizi dil bakımından fakirleştiriyor mu?
-Eskiden ninelerimizin, dedelerimizin anlattığı masallar, hikâyeler, sadece vakit geçirmek için değildi; onlar bir milletin dil hafızasıydı. Her anlatı bir kelimeyi yaşatır, bir duyguyu dil yoluyla aktarırdı. Artık bunların olmayışında sadece hikâyeleri değil, kelimeleri de kaybediyoruz. Sonuç olarak dil yoksullaşıyor.
Toplum içindeki saygınlığa, doğru telaffuz ve kelime hazinesinin fazla oluşunun ne gibi katkısı var?
-Harika bir soru. Zengin bir kelime hazinesi, sizi diğer insanların arasında öne çıkarır. Çünkü ne hissettiğinizi ne düşündüğünüzü daha iyi anlatırsınız. İnsanlar sizi daha dikkatle dinler, arkadaşlarınız sözünüze daha çok değer verir. Ve en güzeli, kelimelerinizi çoğalttıkça sadece cümleleriniz değil, dünyaya bakışınız da derinleşir.
Siz tekerlemelerle de çalışıyorsunuz. Tekerleme nedir tam olarak?
-Tekerleme, benzer ses ve hecelerin art arda sıralanmasıyla oluşan, söylemesi zor ama eğlenceli kısa söz dizileridir. Genellikle hızlı ve akıcı bir şekilde okunur, dil becerisini geliştirmek, diksiyonu güçlendirmek ve söyleyiş hatalarını azaltmak için kullanılır.
Akıcı ve düzgün konuşamayanlar için bir eğitimci olarak tekerlemenin katkısını ne ölçüde gözlüyorsunuz?
-Tekerleme çalışmayı spor yapmaya benzetirim. Kaslar nasıl egzersizle güçlenirse, dil ve dudak da tekerlemeyle çeviklik kazanır. Hızlı söyleyişlerle konuşma akışını hızlandırır, nefes ve ritim kontrolünü geliştirir. Tekerlemeler kişinin neyi, nasıl söylediğinin daha çok farkına vardırır. Zor tekerlemeleri rahat söyleyebilen kişi, topluluk karşısında konuşurken daha rahat ve özgüvenli olur.
Aramızda eğlence amaçlı söyleyip güldüğümüz tekerlemeler ile diksiyon tekerlemeleri arasındaki fark nedir?
-Eğlencelik tekerlemeler dili sevdirir, güldürür, dikkat geliştirir. Ama diksiyon tekerlemeleri, dili çalıştırır, eğitir ve disipline eder.
Eğlencelik tekerlemeye bir örnek verir misiniz?
-“Şemsi Paşa pasajında sesi büzüşesiceler.” Eğlencelidir ama amaç karıştırmak, zorlamak ve güldürmektir.
Diksiyon için de bir misal lütfen…
-“Losyoncu lord, lokomotifin locasında lokmaları lokmalarken lokumları lokumlarken lorları losyonlamadan naylonladı.” İnce “O” sesi çalışması için birebirdir. Kişiye kontrollü konuşmayı öğretir.
Eğitimci olarak düşüncem, ikisinin de yeri ayrı. Eğlencelik tekerlemelerle ısınırız, diksiyon tekerlemeleriyle gelişiriz.
Anlaşılır, akıcı ve etkili konuşma size göre yeteneğe mi gayrete mi bağlı daha çok?
-Elbette bazı insanlar doğuştan daha yatkın olabilir. Ses tonları, kulak hassasiyetleri, kelime seçimleri daha gelişmiş olabilir. Ama asıl farkı yaratan şey çalışmaktır. Çünkü; anlaşılır konuşmak, doğru nefes, net artikülasyon ve doğru vurgu ile kazanılır. Akıcılık, zihinsel hazırlık ve dil esnekliğiyle gelişir.
Etkili konuşmak ise kelime bilgisi, beden dili ve duyguyla bütünleşmiş bir anlatımla mümkündür.
Bunların hiçbiri sadece yetenekle sürdürülebilir değildir. Yetenek başlatır, ama emek geliştirir.
Tekerleme eğitimlerinizde kişiye özel uygulamalarınız da oluyor mu?
-Evet, bir eğitimci ve özellikle bir diksiyon eğitmeni olarak tekerleme çalışmalarında mutlaka kişiye özel uygulamalar yapıyorum. Çünkü her bireyin sesi, dili, vurgusu ve takıldığı yerler farklıdır. Herkese aynı tekerlemeyi vermek, aynı gömleği herkese giydirmeye benzer.
Nasıl kişiselleştiriyorsunuz?
-Ses Tembelliği Olanlar İçin:
Örneğin “r” harfini yuvarlayamayan biriyle “r” sesine odaklı tekerlemeler çalışırım.
“Rıza razıysa razıyım, razı değilse değilim.”
Tekerlemeler bu sesi eğitirken kişisel farklılıklara göre şekillenirse, çok daha etkili sonuç verir.
Kaç yaş grubuna eğitim veriyorsunuz?
-Bir diksiyon eğitmeni olarak farklı yaş gruplarına eğitim verebiliyorum; çünkü her yaşın ihtiyacı ve öğrenme yöntemi farklıdır. Eğitimlerimi de buna göre şekillendiriyorum.
Eğitimlerinizden sonra güçlü hitabet ve etkili konuşma pratiği kazanların önceden var olan özgüven sorunlarını giderdiğini söyleyebilir misiniz?
– Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Etkili konuşma becerisi kazanan bireylerin özgüveni gözle görülür biçimde artıyor. Neden mi? Çünkü; insan ne söyleyeceğini bildiğinde rahatlar. Kelimeleri doğru ve yerinde kullandığında anlaşılır. Anlaşıldığını hissettiğinde ise kendine güveni artar.
Tekerleme çalışmalarının eğitimleri eğlenceli hâle getirdiğini söyleyebilir misiniz?
– Evet, kesinlikle söyleyebilirim. Tekerleme çalışmaları eğitime hem ritim hem eğlence katar.
Tekerlemeler, öğrenmeyi eğlenceli ve hareketli bir sürece dönüştürür. Öğrenciler fark etmeden konuşma, telaffuz ve dikkat becerilerini geliştirir. Ritmik yapısı sayesinde enerji verir, derse canlılık katar. Özellikle grup çalışmalarıyla yapıldığında gülümsetir, sosyalleştirir, motive eder.
Artık büyük firmaların müşteri temsilcileri için bu eğitimler gerekli görülüyor mu?
– Evet, artık büyük firmalar ve kurumsal şirketler, temsilcileri için diksiyon, hitabet ve etkili iletişim eğitimlerini bir gereklilik olarak görüyor. Çünkü; bir temsilcinin konuşma biçimi, firmanın kalitesini yansıtır. Toplantılarda, sunumlarda, müşteri görüşmelerinde kişi sadece kendini değil, şirketini temsil eder. Güçlü hitabet, güven verir.
Başka hangi meslek grupları açısından bu eğitimler gerekli?
– Gene harika bir soru! Diksiyon, etkili konuşma ve ses kullanımı neredeyse tüm meslek grupları için önemlidir, ancak bazı meslekler için hayati bir beceridir.
Son olarak bunlardan bazılarını alabilir miyiz?
Elbette. Bunlardan bazıları şunlardır.
1. Öğretmenler ve Eğitmenler
2. Sunucular, Spikerler, Radyo-TV Yayıncıları
3. Oyuncular ve Tiyatro Sanatçıları
4. Avukatlar ve Hukukçular
5. Satış ve Pazarlama Temsilcileri
6. Doktorlar ve Sağlık Çalışanları
Özetle: İnsanla çalışan, konuşarak temsil eden herkes için bu eğitim gereklidir.
09.07.2025