UĞUR CANBOLAT
İKİSİ DE mühim. Hiç şakası yoktur. Hız kontrolü üzerinde düşündüğümüzde çeşitleri var ama önce kendisinin ne olduğuna bakmak gerek. Hız, bir nesnenin hareket yönü ile birlikte olan sürati olarak tarif ediliyor. Hesaplama sistemleri var.
Ayrıca büyükşehirlerde yaşayanlar için “Hayatın hızı” diye bir kavramdan da bahsetmemiz mümkün. Her şeye vaktinde yetişecek bir hıza sahip olmak neredeyse mecburiyet. Çünkü geç kalmanın bedelleri var. Örneğin vaktinde kart basılmadığında bunu açıklamak kolay olmamaktadır. Dolayısıyla evden çıktıktan itibaren eğer toplu taşıma kullanıyorsanız otobüs, metrobüs ve metroya kalkışından önce yetişmek gibi bir kaygınız vardır. Bu sebeple çevrenizle iletişime geçmeden, yanından geçtiğiniz ağacı selamlamadan, komşunuzla merhabalaşmadan belirlediğiniz hız ritmini tutturmaya mecbursunuz. Zira ilk kaçırdığınız araç diğerlerinin de kaçtığı anlamına gelmektedir ki, sabahın en ferah saatlerinde hızınızı kontrol altında tutmak ve yavaşlatmamanız gerekmektedir.
Sınav günleri mesela… Ne kadar önemli. İki dakika ile bir yıl hazırlandığınız gelecek yılınızı kaçırabilirsiniz.
Hız meselesi çok yönlü… Vaktinde öğrenmediklerinizi sonradan telafi çalışmasına girersiniz ki, hep arkadan gelmek demektir. Bu ise çokça telaş, kaygı ve korkularla ilerleyen bir süreçtir.
…
HIZ kontrolü konusu ise son yılların en önemli mevzularından. Bayram yolculuklarının acıyla sonlanması, tatillerden trafik kazaları nedeniyle acı ve kayıplarla dönülmesi değişmeyen gündemlerimizden. Bu sebeple hız, sürücü ve araç üçlüsü her daim zihnimizde. Manuel hız kontrolü, seyir kontrolü, akıllı hız düzenlemesi, güvenlik ve uyumluluk kavramı, otomatik hız sistemi gibi kavramlara artık hepimiz mecburen aşina olmuş durumdayız.
…
HIRS kontrolü açısından ne durumdayız peki?
Hız kontrolü kadar bu meseleye önem veriyor muyuz? Sosyal hayatımızı, aile ve iş yaşamamızı hatta dini dünyamızı teşkil eden amel hayatımızı ne yönde nasıl etkiliyor ve nasıl neticeler veriyor?
Hız kontrol sistemleri diğer araçlarla güvenli hız mesafesini koruyarak kaza yapma riskimizi azaltırken sosyal kazalara kimseyi maruz bırakmamak için hırs kontrolü için ne gibi bir sistem geliştirdik?
Hız kontrolü sağlanamadığında arkadan çarpıyoruz. Ani fren sebebiyle arkamızdan gelenlere de kaza yaptırabiliyoruz.
Peki, hırs kontrolü yapmadığımızda kimlerin kalbine çarpıyoruz? Kimleri rencide ediyoruz?
Uzmanlar hususiyle otoyollarda sabit hızı korumak için geliştirilen sistemlerin yakıt tüketimini azaltmaya yaradığını ve ekonomik tasarrufa imkân sağladığını belirtiyorlar. Hırs kontrolünü sabit tutabildiğimizde acaba israf ettiğimiz hangi duygularımızdan tasarruf yapabileceğimiz meselesinde bir fikrimiz var mı? Hangi öz kaynaklarımızı heba ettiğimizin hasar tespitini yapabildik mi?
Yolda seyir halindeyken tutarlı hızın akıcı bir sürüşe sebep olduğunu biliyoruz. Peki, günlük hayat seyrimizde kendimizi dengeleyip tutarlı hızı başardığımızda aile ilişkilerimizde ne gibi kazanımlarımız olacak? Arkadaş ve dost çevremiz açısından neler elde edeceğiz? Sosyal hayatımıza ne gibi olumlu katkıları olacak? Bunlar da düşünülmeyi hak etmiyorlar mı?
Adaptif hız sabitleme gibi hız kontrol sistemleri, sürekli hız ayarlaması ihtiyacını en aza indirerek uzun yolculuklarla ilişkili stresi ve yorgunluğu azalttığını konu üzerinde çalışanlar dile getiriyorlar. Aynı şeyi hırs açısından sağladığımızda zihin ve ruh sağlığımız bakımından hangi kayıplardan kurtulacağımızı hesap etmemiz lazım gelmez mi? Akıl sağlımız mesela, mutluluğumuz ve huzurumuz… Dinginliğimiz. Buralarda yaşanan aşınmalar ve kayıplar ruhsal yaşamımız için belirleyici değil mi?
…
HIZIN maliyetinden hiç az değil hırsın maliyeti.
Hırs sebebi hasarettir. İçeriden kavurur insanı. Aceleciliği körükler. Bu ise başarısızlık sebebidir. Hırsın hızını arttıran kişinin manevi açlığı sürekli artar. Doyum duygusunu kaybeder. Kendine yetecek küçük başarılara artık kanaat edemez olur. Daima fazlasına göz diker. Meşru olup olmadığını görmemeye başlar. Hırsta hızını arttıran ve fazlasına sahip olma isteğini kontrol altına alamayan kişi yeteneğinin kâfi gelmemesi ve başka sebeplerle istediğini elde edemediğinde hırçınlaşır. Öfkesi kabarır. Çevresini kırmaya, ötekileştirmeye başlar ve zamanla zulmünü arttırır. Yine de hedeflediği çizgiye ulaşamadığında duygusal ve manevi sermayesini heder ettiği için kendisini tamamen kontrol edemez olur ve karamsarlık belasına kapılır. Ümitleri solar. Depresyona girer.
…
HIRS, şiddetli arzu demektir. İsteklerin sınırsızlığı ile ifade edilebilir. Açgözlülüktür. Her şeyi sadece kendine layık görmek gibi bir kibri içinde taşır. Azgınlığa kapı aralar. Saldırganlık dürtülerini besler.
Bu konunun sınırları çok geniş. O sebeple üzerinde düşünülmelidir. Mal, makam, şöhret, ilim, maddi ve manevi imkanların tümüne sahip olmak, sevap kazanmak gibi alanları da içerir. Kültürümüzde bu kişiler için “Harîs” ve “Muhteris” denir. Kınanma sebebidir esasen.
Psikolojik bakımdan doymak bilmeme, varlık obezi olma, sürekli açlık, doyum hissine ulaşamama, sınırsız tatminsizlik kuyularında kalma şeklinde tarif edebileceğimiz hırs insanı gerçekten yer, bitirir.
…
HIZ kontrolü yaptığımız kadar mal edinme veya biriktirme hırsını da kontrol etmeliyiz. Ün kazanma, bilinme, şöhrete ulaşma ve toplumda itibar edilen bir makama erişme hırsı yine en az hız kontrolü kadar bile olsa kontrol edilmelidir.
İsraf ve hırs arasındaki ilişki üzerinde tefekkür etmeli ve haddi aşma, aşırı gitme, sınırları zorlayan harcamalar meselesi gündemimize girmelidir.
Konuyu zihnimizde doğru oturtabilmek için niyet, iradeli hareket, sağlam karar, sebat, engelleri aşma demek olan azim ile hırsı net olarak ayrıştırmayı da başarmalıyız. Yoksa samimiyet olarak bildiğimiz ihlası da kaybetme tehlikesi ve gerçeklere gözümüzün kapanmasıyla sadece istediklerimizi görme gibi bir riskle yüz yüze geleceğimizi unutmamalıyız.
Kanaatsizliğe düşmemek, gaflete yakalanmamak, cimriliğe ve kibre esir olmamak, hasedin kuyusuna yuvarlanmamak için hız kontrolü kadar hırs kontrolünü de başarabilmeliyiz.
Ya Selam!
09.07.2025